Sınıflar savaşır toplumsal tarih oluşur. Tarihi de egemenler kendilerince yazarlar.
Tüm yasaları da egemen olan sınıflar yazarlar. Bu nedenle toplumlar, egemenlerin boyunduruklarındadırlar. Tüm dünyada bu böyledir.
Egemenlik savaşları ancak sınıfsız topluma ulaşıldığında biter.
Bugün yerel seçimlerde yaşananlar da bu sınıf savaşının bir parçasıdır.
Halka, emeğe karşı olanlar muktedirdirler. İstediklerini rahatça yapabilmektedirler.
Çeşme' de Aya Yorgi' de denizi doldurmak, habitatı yıkmak, kıyı kenar çizgisini bozmak sermaye sınıfının çıkarınadır. Halk, yaşam, ekosistem sermayenin umurunda mı?
Yasalarına güvenmeyin. Bugün egemen olanlar Anayasa içinde tüm yasaları yenilemek üzeredirler. Egemenliklerini perçinleyebilmek için bunu yapmak zorundadırlar.
Uluslararası sermayenin Türkiye taşeronları için ekosistem, toplumsal ahlâk, toplumsal barış gibi değerlerin önemi yoktur. Amaçları sermayelerini büyütmek, egemenliklerini sürdürebilmektir.
Bakmayın söylemlerine. Sermayenin dini imanı paradır! Nasıl yozduklarını, yozdurulduklarını yaşıyor görüyorsunuz.
İlkesiz ahlâksızlar da onların peşindeler. Matruşkalar gibi Truva atı gibiler. İç içe ve halka karşı kötülükleri barındırıyorlar içlerinde.
Sosyalist Blok çözülünce dünya bütününde saldırıya geçtiler dünyanın patronları. Türkiye' ye de böylesi bir iktidar atadılar.
Doğayı ve tüm yaşam alanlarını mal hâline getiriyorlar, sermayelerine katıyorlar.
Böyle başladı altın, nikel madenciliği başta, sömürge tipi madencilik faaliyetleri.
Akarsularını, yeraltı sularını bidonladılar, ticarileştirdiler.
Böylece başladı halka saldırılar, kendi koydukları yasaları çiğnemeler...
Yeni dünyalarını oluşturuyorlardı. Yeni iktidarlar, Anayasa, yasalar. askersel yapılanmalar...
Bu böyle sürer mi?
Evet sürer! Biz matruşkaları, Truva atlarını görmediğimiz sınıfımızın, saflarımızın farkına varmadığımız sürece...
Partisinden aday gösterilmeyenlerin savruldukları partilere bir bakın. Ne siyasal ahlâk ne kişisel tutarlılık var.
Partilerin hâlleri de öyle. Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettirmiş Truva Partisi'nin milletvekili adayını, alıp deprem bölgesinde aday gösteren o sevimli partiye nasıl güvenilecek?
Parti örgütleri sokaklara taşırdılar adaylık sorunlarını. Karşıtları bunları kullanmayacaklar mı sanıyorlar?
Egemenler, yöreye bölgeye göre bukalemun misali davranıyorlar. İzmir adayları afişlerinde, pankartlarında ne parti simgesini ne de asrın lideri olduğu söylenen genel başkanının fotoğrafını kullanmıyor. Hele bir kullansınlar!
Yeni bir dünya kuruluyor. Coğrafyalar şekillendiriliyor. Ülkelere kullanılışlı iktidarlar atanıyor. Yerel yönetimlere kadar egemen olma çabasındalar. Cumhurbaşkanının oluru olmaksızın yereller artık borçlanamayacaklar. Yasalarını hazır ediyorlar.
Oy vermeyene yaşam hakkı da yok boyutundalar.
Oyunlarını ancak saflarımızı belirleyerek ve sıklaştırarak bozabiliriz.
Yoksa yaşamı da ülkeyi de tümden yok edip yıkacaklar.
İşe yerellerden başlamalıyız.