Ağustos'taki 'Karaburun' kapağından sonra 'keyifsiz', olanca kötü anıları çağıran 'darbeler' kapağıyla çıkmak, tatsız tuzsuz kıldı bizi; bilesiniz. Ama öyle ki, kötü anı çağırmayan ay yok ne yazık ki takvimimizde...

Sadece geçmişte mi? Bugün de 'bitmeyen karanlık'tayız sanki. Yine de umudu kovalamak istiyoruz ki "Panzehiri nedir?" diye sorduk darbelere karşı...

Çok değerli isimler yazılarını bizimle paylaştı bu sayıda, hepsine teşekkür ederiz. Buradan ifade etmekte sakınca görmüyorum; sayın Selin Sayek Böke yoğunluğu nedeniyle ulaştıramadı yazısını. Kendisiyle ilerleyen sayılar için 'söyleşme' isteğimizi yine buradan ifade edelim.

***

Bu ayın başında 'Karaburun Bilim Kongresi' toplandı. Muhtemelen önümüzdeki sayıda sonuçlarını paylaşacağız. 'Karaburun' kapağımızla kongrede yer almak inanılmaz güzeldi. Kendimize ve memlekete 'panzehir' olarak tam da orayı işaret edebiliriz. Memleket hem Karaburun gibi güzel, hem 'Bilim Kongresi' gibi aydınlık olsun diye çabalamaya devam edelim hep birlikte.

Hem Sema Pekdaş hem Bekir Yurdakul, 'umut var, yılgınlık yok' dedi. Ahmet Büke çok güzel bir öyküsünü, Tuğrul Keskin 'karanlıktan kalma' bir şiirini paylaştı. İzmirli 'Sıla'yı da Ramis Sağlam yazdı.

***

Size cıvıl cıvıl bir Ekim sayısı vaat edemiyoruz. Sebebini hepiniz biliyorsunuz.

- - - -