Ekolojik olarak çökertiliyor. Kent kültürü de çökertiliyor.
Deniz kenti olan İzmir’ de körfezde denize girmek akla bile gelmiyor. Su sporları; yelken, su kayağı, scuba, ABC dalışlar bilinmiyor bile. Denizine bu kadar yabancılaştırılmış bir kent!
8 bin 500 yıllık tarihsel kökleri olan bir kentte yaşıyoruz. 100 yıldan fazla yaşı olan yapı neredeyse yok!
Bu kentlinin kente ait anısı yok demektir. Kentin mekânları belliğinde yer etmemişler. Nasıl olsun ki? Yıkılmış, yakılmış ve yok edilmişler…
Birinci Kordon’un o muhteşem evlerinin beton bloklara dönüştürülmesi…
Sarı Kışla, Konak’taki cezaevi, İzmir İktisat Kongresinin yapıldığı bina…
Sarı Kışla yok edildi ve meydan oldu. Cezaevinin yerine de katlı otopark yapıldı.
Mezun olduğumuz okullar yoklar artık. Yerlerinde tek tip projeli ruhsuz binalar var artık.
Havagazı fabrikasının makineleri, donanımları Koç Müzesi’nde! İzmir’de olmalarına ne gerek vardı ki?
Elektrik fabrikası enkaza dönüştürüldü! Sümerbank Basma Fabrikası yıkıldı, yok edildi.
Kültürpark yok edilme sürecinde. Basmane Çukuru ile birlikte “ham edilmeyi” bekliyor.
Bergama’da ve Efemçukuru’nda altın madenciliği tehlikeli atıkları ağır metallerle kanser saçıyorlar. Üstelik Efemçukuru altın madeni İzmir’in içme suyu havzasında…
Gemi sökümcülerin yalan yanlış belgelerle söktükleri gemiler ölüm saçıyorlar. Avrupa’nın gemi çöplüğü oldu İzmir.
Çeşme Yarımadası doğal SİT falan dinlenmeden sermayeye hediye ediliyor. Urla Kekliktepe’de orman yangını ardından yüzme havuzlu lüks villalar…
Karaburun cennetini cehenneme çeviren rüzgâr enerjisi santralleri. Sırada güneş enerjisi santralleri var. Denizi de hemen kıyılardaki balık çiftlikleriyle kirletilip, yaşam sonlandırılıyor.
İzmir’in tüm ovalarında verimli tarım topraklarında organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri var.
Gaziemir’in ortasında nükleer atıklar! Sık sık yangın çıkartılan atık toplama merkezleri…
Tehlikeli atıkları yakan çimento fabrikalarından çıkan en kanser yapıcılar dioksin ve furanlar. Bunların ölçümleri bile yapılmıyor!
Kopyala yapıştır ÇED raporlarıyla yapılan yatırımlar.
Denetim yok! Sorumluluk yok…
Kent çökertiliyor. Sermaye yaşamı yok ediyor, kenti kimliksizleştiriyor.
Boş boş övüntü; “İzmir’in dağlarında çiçekler açar…” Bakın bakalım İzmir’ in dağlarında neler var?
Demokratmış, kadın kentiymiş… Lâf bunlar lâf!
Ordu Fatsa’da Ülkü Ocakları Başkanını milletvekili seçmiş bir kent İzmir. Terzi Fikri’nin örnek belediyeciliğinin yok edildiği Fatsa. Birgün Gazetesi çekinmemiş yazmış; kar maskesiyle ev ev gezip solcuları göstermiş devletine. Şimdi bir partiye genel başkan olmuş…
Kadın cinayetlerinde kaçıncı sırada İzmir bir araştırın.
Kuru, boş övünmelerle olumlu hiçbir şey olmuyor.
Örgütlenmek, ayağa kalkmak, bütün bu olumsuzluklara tepki koymak gerek.