Türkiye bir tarihi kırılma anına doğru ilerliyor… 19 yıldır ülkede iktidarı ele geçirenler tam da devletli iktidara kavuşmuşken çözülüyor, kontrolü ve toplumun çoğunluğunun desteğini kaybediyor.
Ama diğer yandan da 19 yıllık iktidarın yarattığı eşitsizlikler, adaletsizlikler ve daha pek çok derinleşmiş toplumsal sorun, yaşamı her geçen gün daha da sürdürülemez hale getiriyor.
2019 yerel seçimlerinden zaferle çıkarak güçlenen muhalefet, yerel iktidarlarının olanakları oranında çözümler geliştirmeye, 19 yıllık yaraya merhem olmaya çalışıyor; elbette siyasetini de yaparak…
Türkiye’de kapitalist sistemin 19 yıllık AKP iktidarı eliyle işletilmesinden kaynaklanan sorunları yamalarla çözmek mümkün olmasa da on milyonları boğulan yaşamlarına nefes vermek, şüphesiz ki önemsizleştirilemeyecek, gerçek ve değerli bir katkı. Gel gelelim yeterli ve çözüm üreten bir kapsamı da yok.
Soluksuz kalanlara nefes olmanın ötesinde, onlara “nefesinizi tutun” diyen bir iktidara rağmen kalıcı ve kapsayıcı çözümler üretmenin zorluğuna rağmen, yerel iktidarların ve kent siyasetinin yapabileceği çok şey var.
Kentleri, işlevsizleşen merkezi iktidara rağmen on milyonların çözüm ve birliğinin mekanları olarak kavramak ve yeniden üretmek mümkün.
Bu noktada İzmir’de yaşam bulan bir çabayı anmak istiyorum…
İzmir Kent Hakkı Merkezi, The Centre for Democracy and Peace Research (CDPR) ve İzmir Dayanışma Akademisi’nin (İDA) öncülük ettiği bir proje.
Türkiye’de ülke düzeyinde haklar alanının daraltılmış olması karşısında yerel düzeyde demokratik ve özgürlükçü usullerle geliştirilebilecek ortak yanıtların, araçların, çözümlerin ve mekânların oldukça önemli olabileceği anlayışından yola çıkan İzmir Kent Hakkı Merkezi (İKHM); kendisini hakları tehdit altında olan, sesi az duyulan ve güçsüzleştirilmiş kesimlerin haklarına odaklanan ve birlikte yönetmeyi hayal eden bir şehir projesi olarak tarif ediyor.
Projenin bileşenleri kendilerini böyle anlatıyor…
İKHM, bir başlangıç kavrayışı olarak kent hakkını, hem kent yönetimine katılım ve ortak yaşam alanlarının ortaklaşa yönetimi hem de pratik yerel topluluk temelli çözümler vasıtasıyla, bireysel ve kolektif kapasiteleri geliştirmeyi amaçlayan bir kavram olarak ele alıyor. Kent üzerinde söz sahibi olmaya ve kenti birlikte dönüştürmeye istekli bir oluşum olan İKHM, kent üzerinde hep birlikte kafa yormayı, kentte daha adil bir yaşam için uğraşmayı ve kısıtlı kaynaklarla da olsa kalıcı çözümler üretmeyi arzular.
İKHM, toplumsal açıdan farklı kırılganlıklara sahip hemşerilerin adalete erişimlerine odaklanır. Bu çerçevede, bir toplumsal hukuk eğitimi kaynağı haline gelmeyi amaçlar. Söz konusu eğitim programı hemşerilerin konut hakkı, sağlıklı ve yeterli suya, gıdaya, eğitime erişim vb. gibi alanlarda kendi haklarına dair kavrayışını artırmayı ve adalete erişim olanaklarını güçlendirmeyi amaçlar. Bu doğrultuda üreteceği kaynakları ülke çapında ve geniş kesimler için erişilebilir kılmak merkezin amaçları arasındadır.
İKHM hemşerileri, sivil toplum örgütlerini, yerel yönetimlerin seçilmişlerini ve çalışanlarını, akademisyenleri, hukukçuları, hak savunucularını bir araya getirmeyi, kentsel sorunları yeniden düşünmek, özgün ve sürdürülebilir toplum çözümleri geliştirmek için dinamik bir platform oluşturmayı hedefler.
Kentleri, ülkeyi ve yaşamımızın her alanını belirleyen kararları tek başına alan ve bizlere söz ve yaşam hakkı tanımayan bir iktidar anlayışının üzerine ne güzel geliyor değil mi?
Birlikte yönetmeyi hayal eden bir şehir projesi…
.