“Herkes biliyor, geminin su aldığını,

Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini

Ve herkes biliyor, zarların hileli olduğunu”

Leonard Cohen’in sözü, memleketin erken seçimle ilgili ruh halini özetliyor. Anketler de, seçmenin yüzde 77’sinin erken seçim istemediğini gösteriyor.

Gerçi, erken ya da geç; siyasi iktidarın son 1 yıldaki tüm hamleleri de bu yöndeydi. 65 gün sonra sandık başındayız.  ‘Çalacaklar, sandığa giren oyla çıkan oy farklı olacak’ değerlendirmeleri boş değil. ‘OHAL’de seçim mi olur?’ demekten geri durmamalıyız, doğru. Ama yangından mal kaçırırcasına ‘baskın’ yapan iktidar bloğunun kaygılarının da bizden az olduğunu sanmıyorum.

Sanırım olabilecek en kötü iki şey, yenilgiyi baştan kabul etmek ve oy kullanma oranını yükseltememek olur.

Sonra ne olur? Bu zaten 65 günün en zor sorusu, göreceğiz. Dinde bunun bir yanıtı var: “Sen tedbiri al, takdiri Allah’a bırak”

İKİ KADIN GÜÇLENİYOR

Erken seçim kararı açıklandığında İzmir Kitap Fuarı’ndaydım. Hemen hemen herkesin ilk yorumu “Meral’i engelliyorlar” oldu. Meral Akşener’in partisinden iktidar bloğunun çekindiği sır değil. Bu kaygı ile yaptıkları her şey Meral Akşener’i güçlendiriyor.

Güçlenen bir diğer isim de “Olağanüstühal’de olağanüstü mücadele etmek gerekir” diyen, sadece sandığa odaklı bir muhalefetin başarısız olacağını yüksek sesle dillendiren CHP İzmir milletvekili Selin Sayek Böke… Erdoğan ve Bahçeli, panik halinde yaptığı her gayri meşru girişimle, kitlelerin ‘bilinci’nde Böke’nin çağrılarının haklılığını kuvvetlendiriyor. Biri İzmir milletvekili olan bu iki kadın politikacıyı, belli ki daha çok tartışacağız.

CHP’DE ADAYLAR NASIL BELİRLENECEK?

Bahçeli, ‘26 Ağustos’ta erken seçim yapılsın’ çağrısı yaptığında bile muhalefet partileri hazır değildi. Erdoğan bir kez daha hepimizi ‘punduna getirdi’, şimdi nur topu gibi bir sandık var önümüzde.

Yerelde ama özel olarak Genel Merkez’lerde hareketlilik ilk dakikalardan başladı. İzmir – Ankara arası uçak bilet fiyatları da bu aralar artacaktır. ‘Punduna getirilen’ aday adayları, karar vermekte zorlanıyor, herkesin hesabı ön seçime göreydi. Ön seçim yapılması çok küçük bir ihtimal.

Kılıçdaroğlu ve kurmayları her fırsatta ön seçimi önemsediklerini söylediler. Ön seçim yapılamazsa ellerinde örgütün önüne konulan son ön seçim sandığının sonuçları ve milletvekili seçilenlerin performansları kalıyor. Tabi bir de örgüt içi dengeler…

Birçok kişi gibi ben de köklü değişikliklerin atamayla aday gösterilenlerde olacağı kanaatindeyim.

7 VE 8. SIRALAR BELİRLEYİCİ

Kılıçdaroğlu’nu yakından takip edenler, Adalet Yürüyüşü’nden bu yana sıkça ‘kadın ve genç’ vurgusu yaptığına dikkat etmiştir. CHP İzmir maalesef kadın politikacı yetiştirme konusunda ‘verimsiz’… Bu nedenle ‘öne çıkan’ kadın isimlerin şansının yüksek olduğu kanaatindeyim.

Öte yandan (İYİ Parti’nin seçimlere nasıl gireceğine dair durum kenarda dursun), İYİ Parti etkisine karşı da bir önlem almak şart. Artan milletvekili sayısı da düşünülünce, CHP listelerinin 7, 8. ve hatta 9, 10. sıralardaki isimleri çok önemli… Uzunca süredir politika yapan, tabanda karşılığı olan isimler buralarda değerlendirilecektir.

Zaman darlığını da düşününce; yeniden aday gösterilse de gösterilmese de mevcut milletvekillerinin aday gibi çalışması, ‘küskünlük’ yapmaması, kenara çekilmemesi çok etkili olacaktır.

BAŞKAN ADAYLAR NE YAPACAK?

Aklından milletvekilliği geçen başkanlar olduğu bir sır değil. Mesela Bornova İlçe Başkanı Nevzat Kavalar. Kavalar, politik ‘kariyeri’nin zirvesi olarak gördüğü vekillik için çalışıyor. Karşıyaka İlçe Başkanı Uğur Yıldırım, Çiğli İlçe Başkanı Utku Gümrükçü… İktidar bloğunun katakullileri nedeniyle aday olmaları engellenir mi? Bence bu hem haksızlık olur hem de tabanda motivasyonu bozabilir.

Yine önceki dönem İl Başkanı Asuman Ali Güven. Parti Meclisi’ne de aday olan ama seçilemeyen Güven, milletvekili aday adaylığı için öne çıkan isimlerden.

ŞAKİR BAŞAK PİŞMANDIR

Geçtiğimiz ay Konak İlçe Başkanlığı’ndan istifa ederek, CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’ın yardımcılığına atanan Mehmet Şakir Başak’ın ulusal çapta politika yapmak istediğini bilmeyen yok. Şakir Başak bu kadar erken ‘erken seçim’ olacağını ön görse bence o görevi kabul etmezdi. Şimdi Genel Merkez’deki görevinden istifa ederek milletvekili aday adayı olması çok zor. Şakir Başak dün saat 15.30’da pişman olmuştur tercihine…

BELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYLARI DA BELİRGİNLEŞİR

Mevcut milletvekillerinden Belediye Başkanlığı düşünenler, ya yeniden aday olmayacaktır ya da ‘vekillik de olur, belediye de’ diyorsa gönüllüce ya da zorla seçim yapmak durumunda kalacaktır. Seçime 45 gün kala milletvekili aday listeleri netleşince, eski vekillerden ‘müstakbel belediye başkan aday adayları’ da netleşmiş olacak.

Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının bu ve benzeri 'kritik' aday belirleme virajlarındaki tercihleri, parti içi pozisyonlarını kuvvetlendirebileceği gibi hiç olmadık şekilde zayıflatabilir de...

DENİZ YÜCEL’İN İŞİ ZOR

Seçim tarihi netleşince kuşkusuz herkes ‘hazırız’ açıklaması yaptı. Ama bence İzmir’de en hazırlıksız isim CHP İl Başkanı Deniz Yücel. Önüne konan programı elinden geldiğince uygulamaya gayret eden Yücel, henüz yerel basını bile gez(e)medi. Son kurultayda ‘anahtar liste’ krizindeki ‘hata’sını da dikkate alırsak, bu süreçte bunlardan bolca yapabilir. Hele İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 14. Yıl etkinliğine gitmeyip, ailesiyle Bergama’da ‘tatile’ giden profil, bu 65 günde fazla efor sarf etmek zorunda kalacaktır. Ama bence kondisyonu çok zayıf. İki seçeneği var ‘her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır, ben böyleyim’ demekten ve hala il kongresinde kalmaktan vazgeçip, ‘Burası il başkanlığı koltuğu, hakkını vermeliyim’ diyerek yeni bir başlangıç yapmalı. Ya da Genel Merkez Yücel’i 1. Bölge 8. Sıradan vekil adayı gösterip, ‘talihsiz’ kongreyi temize çekip, yerine böylesi kritik bir süreci kotarabilecek güçlü bir isim atamalı… 2.si kuşkusuz fazla fantastik olur. Ama bu performansla giderse, kendisine yol açıp, başkan olmasını sağlayanlar da pişman olur.

HDP VE İYİ PARTİ NE YAPACAK?

İYİ Parti’nin ne yapacağını tam anlamıyla görmek için önce seçime nasıl gireceğinin netleşmesi lazım. Ama etkisini konuşursak, özellikle milletvekilliği seçiminde AKP’den de CHP’den de MHP’den de bolca oy koparacak ve fazlaca isimi meclise sokacaktır. Estirdiği rüzgar, İzmir seçmeninin ilgisi, tecrübeli İl Başkanı ve hızlı örgütlenmesi dikkate alınırsa, hele hele seçimlere kendi ismiyle girmesi durumunda İzmir’den beklediğinin üzerinde milletvekili çıkarabilir. Herkesin üzerinde uzlaştığı ilk iki isim ise Aytun Çıray ve Musavat Dervişoğlu olur.

HDP’nin işi ise hem çok daha zor hem çok daha belirleyici. Seçime girme konusunda yasal sıkıntı yaşayacaklarını tahmin etmiyorum. Bundan önceki seçimlere ittifak yaparak girdiği sosyalist partilerin hemen hemen hepsi, hatta diğer sosyalist partilerin de yasal problemleri aşamadığı görünüyor. OHAL’de yaşanan baskılarla çok önemli kadroları tutuklu bulunan HDP’nin bu seçimde en önemli görevi daha geniş bir ittifakla barajı yeniden yıkmak olmalı. İttifakı ve söylemini genişletmezse, baraj altı kalma riski var ve bu iktidar bloğunu fazlasıyla mutlu eder. İzmir’deki problemleri ise ‘yerelleşme’… İzmir milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü ve Müslüm Doğan güçlü ve çalışkan isimler olsalar da İzmirlileşme konusunda şahsen de problemler yaşıyorlar. HDP İzmir’e ve batıya daha fazla açılmak, açılmakla kalmayıp buralarda kök salmak istiyorsa bu defa kesinlikle ‘yerelden’ adaylar göstermeli.

HAYIR’LI OLSUN…

İzmir’de ve Türkiye’de… Kuşkusuz farklılıklar öne çıkacaktır. Ancak farklılıklar tam da 16 Nisan referandumunda olduğu gibi, ülkeyi her geçen gün daha tehlikeli bir noktaya götüren Evet bloğunu zayıflatmak üzere öne çıkmalı. Tüm ‘hayır’cılar kendi renkleriyle bu gidişe dur demek üzere yüklenmeli. Burada ‘hayır içi’ muhalefet, dirsek koyma, çelme takma, ‘tatsız rekabet’ hepimizin korktuğu kötü gidişatın değirmenine su taşımaktan başka bir şeye yaramaz.

Bu ceberut iktidardan el birliği ile kurtulabiliriz. Kurtulacağız’ Şimdiden hayırlı olsun…