Geçen hafta Perşembe şafak operasyonları ile güne başladık. Saraya el öpmeye giden ‘Damat Savcı’nın imzasını taşıyan gözaltıların iki ayağı var: Birincisinde 2014’te Halkların Demokratik Partisi Myk’sında görev yapan siyasetçiler var. İkincisinde ise, ‘İsimsizler Hareketi’nden olduğu iddia edilen sosyalistler, gazeteciler…
Hdp’lilere dönük operasyonun gerekçesi ‘Kobane Eylemleri’! 6 yıl önceki davandan tutuklanan, 8.5 ay cezaevinde kalan ve sonra devletin ‘pardon!’ diyerek 20.000 TL tazminat ödediği, şimdiki Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen’in de gözaltına alınması bir hukuk garabeti ile daha karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Elle tutulur hiçbir yanı olmayan bu anti-demokratik uygulamanın önce ‘usulüne’ dair itirazımız var;yeri yurdu belli olan bu insanların kapısına tomalarla, koç başlarıyla dayanmanın krimanilize etmek, itibarsızlaştırmak ve korku yaratmaktan başka ne anlamı olabilir ki? Bir devlet geleneği olan ve sadece muhaliflere dönük yapılan şafak operasyonlarının, kadın katillerine, tecavüzcülere, çocuk istismarcılarına uygulanmıyor olması şaşırtıcı değil elbet.
Devlet bir seçim yapıyor:İpek Er’e sistematik olarak tecavüz eden ve ölümüne sebep olan tecavüzcü katil Musa Orhan’ı sosyal medyanın basıncı ile güç bela gözaltına alıyor. Hemen salıveriyor. Ama kadın katliamları, taciz, tecavüz, kadına yönelik şiddetle mücadele eden, Mor Dayanışma Üyesi Perihan Koca’nın kapısına her türlü savaş teçhizatıyla dayanıyor.
‘Sapıkları, Lut Kavminin çocuklarını koruyor. Zinhar kaldırılmalı!’ diye feryat eden şeyhleri dinleyip İstanbul Sözleşmesini hedef alıyor. Kaldırılması için kırk takla atıyor. ‘Hayatlarımızdan da haklarımızdan da vazgeçmiyoruz!’ diyen feminist yazar, aktivistGülfer Akkaya’yı ve LGBTİ+ aktivisti Cihan Erdal’ı rehin alıyor.
Seçimle alamadığı belediyelere kayyumlar atıyor. Kadınların mor çizgisi olan eş başkanlığa saldırıyor. Belediyelerin bünyesindeki kadın kurumlarını kapatıyor. Gülten Kışanak başta olmak üzere kadın eş başkanları cezaevine koyuyor.
Meclis’teki sesimiz olan HDP’li kadın vekillerin bir kısmı cezaevinde tutsak. Bu operasyon ile eski vekiller, Ayla Kat Aka (Ayla kadın mücadelesine yıllarını vermiştir. Emeği çoktur) ve Emine Ayna da gözaltına alındılar. Hali hazırda Pervin Buldan, Hüda Kaya, Meral Danış Beştaş ve Serpil Kemalbay hakkında fezleke hazırlandığını biliyoruz.
Hukuki değil siyasi olduğu su götürmez olan bu operasyonun başta, özgürlük mücadelesi veren kadınlara dönük olduğunu çok rahat söyleyebiliriz.
Yazının son kısmında sözü, Cumartesi günü Alsancak’ta düzenledikleri eylem ile baskılara karşı direneceklerini bir kez daha haykıran kadınlara bırakıyorum:
***
Biz kadınlar sistemin baskı ve yok etme siyasetine boyun eğmedik, eğmeyeceğiz! Kadın mücadelesine daha güçlü adımlarla devam edeceğiz. Bu tür baskılarlarla kadın mücadelesi engellenemeyecek, aksine daha da güçlenip büyüyecektir.
Bir kere daha kadınların siyasette yer almasına, söz söylemesine gözaltılarla yanıt veren erkek egemen iktidara karşı kadınlar alanlarda, meydanlarda, kürsülerde mücadeleyi büyütecekler.
Demokratik siyasete yönelik yapılan tüm saldırılar başta kadınlara ve kadın örgütlerine yapılmıştır. Gözaltına alınan tüm kadınların yanındayız. Tek adam rejiminin tüm zorbalıklarına karşı yan yana durmaktan ve mücadele etmekten ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ!