2014 yerel seçimleri öncesinde bir değişiklik oldu. 6360 sayılı Belediye Kanunu değiştirildi ve bir anda binlerce köy ve belde kapatıldı, yeni mahalleler oluştu. Büyükşehir Belediyesi sayısı 30’a ulaştı ve 51 il oldu.
Türkiye’de toplam 919 ilçe belediyesi var. 32.027 mahalle bulunuyor. 51 il belediyesi sınırları içinde ise 18.331 köy bulunmaktadır.
Büyükşehirlerin içerisinde toplam ilçe sayısının %56’sı bulunmaktadır. İzmir’de tüm bu ilçelerin 30’u bulunmaktadır ve İzmir’de bulunan mahalle sayısı 1302’dir.
İzmir’in mahalle sayısı bakımından en büyük ilçesi Bergama’dır ve ilçemizde 137 mahalle bulunmaktadır.
İzmir’in mahalle sayısı bakımından ikinci büyük ilçesi Konak’ta, 113 mahalle vardır.
Büyükşehir Genişledi
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, İzmir’in merkezinde olan Konak’ın mahalleleriyle, İzmir merkeze en uzak ilçe konumunda olan Bergama’daki mahallere aynı hizmeti eşit şekilde ulaştırması beklenmekte. Durum böyle olunca yıllardır metropoldeki ilçelere hizmet veren Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal yapısını yenilemesi gerekti.
Geçtiğimiz iki buçuk yıl sonunda mevzuattaki değişiklik, Büyükşehir’in genişlemesinin yanında bir takım sorunların da ortaya çıkmasına sebep oldu. Temel hizmetlerin sağlanması, İl Özel İdare zamanlarındaki kolaylıklar ve yerindenlik aranır durumda.
Temel Hizmetler
Öncelikle, İZSU alanına giren ve İl Özel İdare’den çıkan İzmir’in köyleri, kent merkezindeki mahallelerle aynı standartta su hizmeti almaya başladı. Şöyle ki, köylerin dağdan gelen su kaynakları İZSU’ya bağlanmış oldu, yıllarca dağlardan gelen suyun bir anda değeri arttı. Tüm evler, kent merkezindeki oranlarla su hizmeti almaya başladı. Bununla birlikte, ilçe belediyesinin sorumluluğuna giren çöp toplama hizmetiyle ilgili vergiler de ‘katı atık toplama vergisi’ ile ilçe belediyelerine verilecek şekilde yine kent merkeziyle aynı oranda alınmaya başlandı.
Örneğin, Konak İlçesi’nin yaklaşık 50 sokağı bulunan Çankaya Mahallesi’yle, Bergama İlçesi’nin köy içi yollarından oluşan ve yaklaşık 10 tane kadar olabilecek sokağıyla Kadıköy Mahallesi eşitlendi. Su tarifesi, katı atık tarifesi tamamen eşit hale gelerek ücretlendirme yapılmaya başlandı. Hizmeti sunmanın bedelinin zor olmasıyla, kolayca olması arasında herhangi bir fark kalmadı. Eşitleme sonucunda bir adaletsizliğin ortaya çıktığı çok açık.
İl Özel İdare Zamanları
Köyler, kent merkezlerine uzaklığı gereği, kendi doğal kaynaklarını değerlendirerek sahip olduğu varlıkların katkılarıyla, pek çok konuda İl Özel İdareleri desteğiyle hizmet alabilmekteydi.
Örneğin, köyde yaşayan bir vatandaş, Muhtarlık tüzel kişiliğinin ihtiyaca göre yönlendirmesiyle köyün çöplerinin toplanması, yollarının yapılması ve taş döşenmesi gibi konularda hizmet sağlayabiliyordu. Muhtarlık birimine ek olarak ‘köy odası’ ve ‘ihtiyar heyeti’ bulunması da yerleşim alanında ortak karara varılarak hizmetlerin yerinden sağlanmasına yardımcı oluyordu.
Kent merkeziyle aynı oranlarla vergi veren köy halkının, yerel yönetimlerin herhangi bir sosyal, kültürel hizmetinden yararlanması imkansız diyebilirim. Köy tüzel kişiliğin sayesinde, bir köy kendi tiyatrosunu, sosyal etkinliğini kendisi planlayabiliyordu. Bir de buna ek olarak, köy tüzel kişiliğine ait tüm varlıkların İlçe Belediyeleri ve Kaymakamlıklar tarafından sahiplenildiğini, tüm bu kaynakların alınması sonucunda ise herhangi bir hizmetin köyde yaşayan vatandaşlara sunulmadığı görülmekte.
Geldiğimiz noktada, durum böyle olunca köy halkına iş düşüyor, örgütlenmek ve tüm bu çıkmazların gerekçesini öğrenerek hizmetin gelmesini sağlamak mümkün olabilir.