Dünyanın kabul etmediği nükleer savaş gemisinin Türkiye’de sökülmesi önlenmelidir! Bu birçok bakımdan önemli ve zorunluluktur. Ülkemizin bağımsızlığı, halkımızın sağlığı, yaşamın sürdürülebilmesi için karasularımıza girmemelidir!
Bunun için önerimi hemen en başta yazayım: Nükleer savaş gemisi, uluslararası sulardayken, Türkiye karasuları sınırında karşılanarak girişi engellenmelidir.
Bunun için İBB Başkanlığının çok ivedi olarak seferberlik ilân etmesi ve kararlılığını kanıtlaması gerekmektedir. İBB Başkanlığı envanterindeki körfez vapurları dahil tüm deniz araçlarını bu engellemeyle görevlendirmelidir. Körfez yolcu gemileri ile direnişçiler, bu nükleer savaş gemisini protesto ve engellemeye taşınmalıdırlar.
Ayrıca, tüm ekoloji örgütleri, denizciler, balıkçılar, yelken kulüpleri bu eylemde yer almaya çağırılmalı ve ikna edilmelidirler.
Nükleer savaş gemisi yasadışı trafiktir! Bu ülke de sahipsiz yol geçen hanı değildir! Uluslararası anlaşmalara; Basel Konvansiyonu’na, İzmir Protokolü’ne; Anayasamıza, Çevre Yasasına aykırıdır. Brezilya’da alınan Mahkeme kararına rağmen kaçırılarak ülkemize sokulmak istenmektedir.
Bağımsız bir ülkeye karşı böylesi bir saldırı düşünülemez bile! Neye güvenerek, kimlere dayanılarak, nasıl bir örgütlenmeyle ülkemize yasadışı trafik olan nükleer savaş gemisi sokulmak istenmektedir?
İBB Başkanı, İzmir’ i bu saldırıdan korumaya gerçekten kararlıysa, nükleer savaş gemisinin Türkiye karasularına girmeden karşılanarak engellenmesini sağlayacak organizasyonu derhal sağlamalıdır.
TMMOB, TTB, TBB, DİSK, LİMTER-İŞ, İYA, EGEÇEP, HDK, yaşamı korumayı ve sürdürmeyi programlarına almış, eylemli olarak da bunu yaşama geçiren siyasal partiler hep birlikte bu direnişe katılmalılar, destek vermeliler, omuz omuza direnişi büyütmelidirler.
Gerek İBB Başkanı gerekse İzmir Barosu Başkanı çözüm önerilerini gözden geçirmelidirler. Nükleer savaş gemisi karasularımıza girdikten sonra yapacak hiçbir şey yoktur; halkın istememesine rağmen sökülür!
270 metre uzunluğunda ve 22 bin ton demir ağırlığındaki nükleer savaş gemisini Aliağa’da durdurmak hayal bile edilemez; ezer geçerler! Ülkenizce kabul edilmiş, sökümüne izin verilmiş bir gemiyi engellediğiniz için de ayrıca suçlu duruma düşürülürsünüz.
ALÇEP Aliağa Demokrasi Meydanı’nda direniş nöbeti örgütlemektedir. Direnişler arasında merkezilik sağlanarak sinerjik olarak daha etkin olmak sağlanılabilir.
Zaman çok çok dar! Hızla, ivedilikle ama plânlı davranılmalıdır.
Birkaç satırımı da sayın Prof. Dr. Suat Çağlayan’ın önerisine ayırmak istiyorum. Anlam ve sonuç olarak, “gemiyi satın alalım...” diyor Sayın Hocamız. Prof. Dr. Suat Çağlayan, İYİ Parti’nin kurucularındandır. DSP İktidarında Kültür Bakanı olarak görev yapmıştır. Bu siyasal kariyerdeki kişinin böylesi çocukça bile olmayan önerisini üzüntüyle karşıladım. Allah korusun, ya partisi iktidar ortağı ve kendisi de yeniden Bakan olursa?
Sayın Prof. Dr. Suat Çağlayan Çocuk Hastalıkları Uzmanı olduğu için kendi mesleği bakış açısından https://m.bianet.org/bianet/emek/264697-nae-sao-paulo-gemisinin-sokumu-6-3-milyon-cocugun-sagligini-etkileyecek sayfasından aktarayım:
“...Bu büyüklükteki bir gemide tahminen yüzlerce ton kurşunlu boya ve onlarca ton organik kalay bileşiği bulunacaktır.
Kurşun çocuklarda nörolojik gelişim bozukluklarına yol açan çok tehlikeli bir toksik madde. Organik kalay bileşikleri ise hormonal sistemde bozukluklara yol açıyor.
Anne karnında fetüsün ve doğum sonrası çocukluk çağında (ilk altı yaş çok kritik) kurşuna maruz kalmak beyin ve sinir sisteminde hasara, büyümede yavaşlamaya, anemiye, işitme kaybına, davranış ve öğrenme sorunlarına neden oluyor.
Çocuklarda kandaki kurşun seviyesinin artışı ile bilişsel melekelerinde gerilemeler olduğu net bir şekilde ortaya konmuştur. Dolayısıyla çocuklarda kurşun maruziyetini azaltmaya yönelik her türlü önlemin alınması şarttır...”
Ama İYİ Parti kurucusu eski Bakan Prof. Dr. Suat Çağlayan’nın birkaç yüz milyon doları var da bu nükleer savaş gemisini almak istiyorsa kim karışabilir ki?