Yaşam alanlarımız yok ediliyor. Ülke param parça edilmeye çalışılıyor.

Gözleri dönmüş alçaklar bu konuda yapmadıklarını bırakmıyorlar.
Ne halkların yaşam alanları için direnişleri ne hukuk ne de mahkeme kararları umurlarında değil!
Emperyalizm her zaman dinleri ve kutsal değerleri kullanmıştır. Ülkemizde de durum budur.
Cahil ve cüretkâr kullanışlılar eliyle kendi amaçlarını gerçekleştirmek üzereler.
Yetersiz, kompleksli, ezik, zavallılar ellerine verilen yetkiyi kendi güçleri ve becerilerinden biliyorlar. Oysa bir parmak şıklatmasıyla sahiplerinin dediklerini yaptıklarına kaç kez şahit olduk ve olmaktayız.

Emperyaller onların ipini çekmezler. Neden çeksinler ki? Onlardan daha kullanılışlılarını mı bulacaklar?
Ülkemiz tüm yaşam alanlarında yok ediliyor. Madencilik yıkımları, sularımızın ticarileştirilmeleri, ormanlarımızın yok edilmeleri, tarım alanlarımızın kullanılamaz ve geri döndürülemez hâle getirilmeleri…

Ülkenin demografik yapısını değiştirecek büyüklükte ve ölçüsüz dış göçe sınır kapılarımızın açılması sonunda iç çatışma hazırlıklarının habercisidir.
Savaş nedeniyle yerinden yurdundan, evinden ekmeğinden edilenleri elbette bunların dışında tutuyorum.
Yaşadığımız süreci kapitalizmin suçu olarak açıklamak yetmez. Yaşam hainliği ve düşmanlığıdır bunlar. İnsana, kurda kuşa, havaya, suya, ormanlara düşmandır bunlar.

Bunlar bu konulara yatırım yaparak zenginleşenlerdir! Bunlar halkın birikim ve kazanımlarını yağmalayan ve yağmalatanlardır!
Bunlar ülkeyi yağmalayan, çağın dışına itenlerin maşası politikacılardır. Çoğunluğun diktatörlüğünü sürdürenlerdir. Onların kadroları olmayı, hiçbir yeterlilikleri olmadan, onursuzca üstlenenlerdir.

Özelleştirmelerin nereye vardığını görüyor yaşıyoruz. Artık bebeciklerimizi özel hastane ( ! ) denilen özelleştirilmiş alanlarda öldürerek zenginliyorlar.
Ar namus sahibi olmadıkları için de kullanışlı emir erlerinden istifa eden yetkili yok! Çünkü yetkili olabilecek nitelikte değiller ki! Onlar sadece maşalardır…
Yakınmak, sorunları tanımlamak çözümü sağlamaz. Ne yapılmalı? Önerimiz nedir?

Evet, derhal omuz omuza verilmelidir. Halkların çıkarı, yaşam alanlarımızın ve yaşamlarımızın korunabilmesi için, çocuklarımızın, gençlerimizin ve en önemlisi ülkemizin geleceği için siyasal örgütlememiz yoğunlaştırılmalı, artırılmalıdır. Var olan demokratik, ekolojik, insan, kadın ve çocuk haklarından olan partiler mutlaka bu yakıcı günlerde bir araya gelmeğe, iş ve güç birliği yapmaya mecbur edilmelidirler.

Emekçi sınıflar bu mücadelemizin olmazsa olmaz ana unsurudurlar. Onlar olmadan asla başaramayız!
Onlar bizi ölüme ülkemizi yok olmaya mahkum edenlerdir. O zaman biz onları iktidarlarından etmeliyiz. Hem de acil olarak!