Plastik atık kirliliğinin denizlere etkisi artık eskisinden daha çok konuşuluyor. Özellikle denizin altı, karasal alanlar gibi gözümüzün önünde olmadığı için durumun vahametini yüksek sesle dillendirmekte biraz geç kaldık gibi geliyor. Elbette soruna dikkat çekmek için emek veren kurum ve kişiler hep vardı. Bugünise poşetlerin yasaklanması gibi ulusal politika geliştirme, yerel yönetimlerin konuyu gündemine alması gibi gelişmeler oluyor. Sivil toplum kuruluşları, sınır aşıp ülkeler arasında dolaşan plastik kirliliğine çözüm üretmek üzere ortak çalışmalar yürütüyor.
Bu emeklere inanılmaz saygı duymakla birlikte bir yandan da bunlara gerek olmasını tuhaf buluyorum. Yani senin benim plastik kaplı tüketim alışkanlıklarımız, bunca kurumun dünya kadar zaman ve parayı çözüm üretmek, kampanyalar geliştirip uygulamak için kullanmasına neden oluyor.
***
Tek kullanımlık ne varsa hayatımızdan çıkarmak ne kadar zor olabilir? Pipet ne kadar vazgeçilmezimiz? Birayı tortusuz içebilmek için ilk kez kamış ve altın pipet kullanan Sümerliler halimizi görse ne düşünürdü kim bilir?
Biz tüketim alışkanlıklarımızı değiştirirken yerel yönetimler ve kamu kurumlarının, atığın evde ayrışmasını ve buna uygun toplama, geri dönüşüm süreçlerini planlayıp uygulaması önemli. Bu konu, tüm tarafların eş zamanlı sorumluluk almasını gerektiriyor.
****
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Cuma günü önemli bir adım attı. Belediye, plastik kirliliğinin denizlerde yarattığı sorunlara dikkat çekmek üzere Akdeniz ülkelerini ziyaret eden WWF’ninBlue Panda adlı yelkenlisini İzmir’de ağırladı. İki gün İzmir’de kalan yelkenli, İzmirlilerin ziyaretine açıldı. Ve düzenlenen kapalı etkinlikte İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, İzmir’in Plastiksiz Şehirler Ağına katılması için bir protokole imza attı. Böylece 2025-2030 yılları arasında kentin plastik atıklarının denize karışmaması hedeflendi.
İngilizce adı Plastic Smart Cities olan bu ağınwww.plasticsmartcities.org adında bir de internet sitesi hazırlanıyor. Henüz yeni olan bir ağın neler ortaya koyacağını, denizler ve İzmir için değişimi hangi yollarla yaratacağını merakla bekliyorum.
Tunç Soyer’in bu protokole neden imza attığını “doğa biziz” diyerek açıklamasını ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte yürümeyi tercih eden yaklaşımını çok değerli buluyorum.
Benim de katıldığım bu kapalı etkinlikte ikramlar için tek kullanımlık malzemelerin (plastik ya da karton tabak, bardak vb) kullanılmadığını görmek güzeldi. Belediye, kurum içinde ve kentte bu konuda değişim yaratmak üzere birkaç ay önce uzmanlarla çalışmaya başladı. Dolayısıyla Belediye’nin ciddiyetle atık konusu üzerinde durduğunu düşünüyorum. Ancak bu kadar kökleşen bir soruna devlet politikaları ve İzmirlilerin katılımı olmadan Belediye’nin hızla çözüm üretemeyeceği kesin.
İzmirliler olarak konuyu sahiplenip plastiksiz bir kent modeli ortaya koymamız belki tüm ülkeyi etkiler. Denesek mi?