Meral Akşener, CHP'ye karşı sürdürdüğü kararlı çıkışlarına devam ediyor, özellikle Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'na yönelik eleştirilerini güçlü bir şekilde, savaş jargonuyla dile getiriyor.
Millet İttifakı içindeki tartışmalar ve dağılma süreci, yerel yönetim seçimleri öncesinde net bir şekilde devam ediyor.
Cumhur İttifakı'nda da durum aslında çok farklı değil. Tartışmalar, "yerel yönetim seçimlerine zarar vermemek" adına ertelenmiş gibi görünse de zorunlu ittifak sisteminin getirdiği sorunları çözmek isteyen AKP'nin, MHP ve diğer partiler tarafından sıkıştırılması söz konusu. AKP içinde, barajı geçemeyen küçük ortakların desteğine muhtaç kalma ve rant dağılımında büyük tavizlere zorlanma konuları başlıca gündem maddeleri arasında.
Özellikle İstanbul'un kritik bir eşikte olduğunu düşünen AKP kadroları, MHP ve diğer partilere taviz veriliyor olmasını tartışırken, özellikle İstanbul'da seçimi kaybetme ihtimalini ciddi şekilde değerlendiriyorlar. "İstanbul için taviz veriyoruz, ancak kaybetme ihtimalimiz yüksek" diyerek, tavizlerin sınırlandırılması gerekliliği konusunda ciddi bir iç tartışma yaşandığı ifade ediliyor.
Can Atalay'ın siyasi rehineliği konusundaki kararın yerel mahkeme ve Yargıtay tarafından tanınmaması, Cumhur İttifakı içinde Yargıtay tartışmalarını beraberinde getiriyor, ancak tam bir uzlaşma sağlanmış gibi görünmüyor. MHP'nin Şeyh Sait açıklamalarının AKP'nin muhafazakâr, Kürt tabanında rahatsızlık yarattığı görülüyor. "Herkes kendi rolünü oynuyor" söylemiyle geçiştirilmeye çalışılsa da bu çevrelerde kırgınlık giderek artıyor.
Kara para ve uyuşturucu operasyonlarının MHP'yi çevrelemesi, MHP içindeki rahatsızlığı arttırıyor. Tavizlere rağmen, önümüzdeki yıllarda MHP'nin AKP'ye bağlılığının zorunlu hale gelebileceği ifade ediliyor. Özellikle Süleyman Soylu'ya yönelik operasyonların asıl hedefinin MHP olduğu düşünülerek, MHP'nin geleceğinin tehdit altında olduğunu düşünen kadrolar bulunuyor. Tuzla Piyade Okulu'nda yaşanan Atatürk kavgası ve AKP'nin cemaat ve tarikatlara ayrılan bütçe konusundaki STK değerlendirmesi, MHP ve AKP arasındaki tartışma dinamiğinin başka bir yansıması. Devlet Bahçeli'nin "şımarık cemaatler" olarak değerlendirdiği ve müsaade edilmeyeceği yönündeki açıklamaları da iddialar arasında yer alıyor.
“Erdoğan sonrası halef belirleme” konusu da AKP içerisinde yaşanan en büyük tartışma olarak görülüyor. MHP’nin halef belirlemede operasyonel yaklaşma ihtimali de AKP’liler açısından ayrıca endişe verici olarak değerlendiriliyor. Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı içerisinde seçim öncesi veya sonrası sürecek tartışmalar, ertelenemez bir hal alıyor. Yeni arayışlar ve ittifaklar için bugünden el altında görüşüldüğü iddiaları artıyor. Boyutları değişen tartışmalar ile yeni taktik hatlar üzerine tartışmalar derinleştiriliyor.
Cumhur veya Millet İttifakı’nın kendisinin de ayrılıklarının da halkın yararına olmadığı, olmayacağı açıkça görüldü, deneyimlendi. Emek, demokrasi, sol, sosyalist güçlerin her iki ittifakın hegemonyasını kırması için dinamikleri iyi izlemesi ve değerlendirmesi gerekiyor. Çünkü bir umut varsa, işçilerin, emekçilerin, halkın ihtiyaçları için mücadele edecek üçüncü ittifaktan geçiyor.