Uluslararası gerilim tırmandırılıyor, çılgınca bir silahlanma yarışı körükleniyor. Dünya uzun zamandır bir türbülansın içerisinde hızlı gelişmelere şahitlik ediyor. Ekonomik, kültürel ve askeri alanda tüm ülkelerin damarlarına sirayet eden ABD’nin, hegemonya krizi derinleşiyor.
Rusya ve Çin başta olmak üzere emperyalist odakların yükselişi, ABD’nin egemenliğine dayanan tek kutuplu emperyalist dünya düzenini sarsmaya devam ediyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın kurucu üyesi olduğu, BRİCS ülkeleri; Arjantin, Mısır, İran, Etiyopya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan ülkeleri de gruba almaya hazırlanıyor.
Batılı emperyalistler içerisinde de “ittifaktan” söz etmek gittikçe tartışmalı hale geliyor. Ukrayna savaşında olduğu gibi Almanya ve Fransa uluslararası politikaya dair ayrı yol haritalarına dair açıklamalar yapıyor. ABD’nin Ortadoğu politikası başta olmak üzere uluslararası müdahale biçimlerine sadakatten söz etmek “batı ittifakı” için giderek zorlaşıyor.
Türkiye gibi az gelişmiş kapitalist ülkeler için ise türbülanslı ortam yeni olanaklar yaratıyor. Oluşan boşluklar, yeni alanlara veya maceralara kapı aralıyor. Açılan kapı, sıçramalara olduğu gibi bataklığa saplanma riskini de içerisinde barındırıyor.
“İttifak içerisinde yer alacak ülkeleri de kapsayan genel çıkarlar” temeline dayanan ittifak biçimleri, ulusal çıkarlar gerçekliğiyle baş başa kalıyor. Müttefiklerine rıza ve himaye temelinde oluşturulan hegemonik strateji, giderek zor makinasıyla yüzleştiriliyor.
Uluslararası ilişkilere sirayet eden türbülans, ülkelerin iç politikasında daha büyük sarsıntıları beraberinde getiriyor. Tüm ülkelerin iç politikası, güvenlik bürokrasisi ve toplumsal muhalefet grupları arasında süregiden iktidar mücadelesinde yaşanan çatlamalar derinleşiyor.
Pazara olan ihtiyaç, aşırı birikim, finansal genişleme sonucunda ortaya çıkan yapısal kriz dalgaları veya bazı ülkelerde artan enflasyon rüzgârı egemenlerin dümeni elde tutmasını zorlaştırıyor. Koşulların olası yol açacağı toplumsal muhalefeti soğurabilmek adına gerici politikalar eşliğinde iç politika hız kazanıyor.
İç ve dış politika sarmalının yansımaları giderek artıyor. Dış politikanın içerde yaşanan politikayı belirleyiciliği ise giderek ağır basıyor. Dışarda atılan bir yumruk, içeride kanamayı arttırıyor.
Bu gelişmelerin yansımasında halkın ihtiyaçlarına yer yok. Politik türbülans, siyasi belirsizlik, çatışma ve değişimleri hızlandırıyor. Ani ve karmaşık değişiklikler ilk olarak halkı kurban edecektir. Bunu da halkın ne kadar birlik olabileceği tayin edecek.