Sağlık sorunlarım nedeniyle geçtiğimiz haftalarda yazamadım. Seçime iki gün kala tekrar karşınızdayım.
Öncelikle Tunç Soyer’le karşılaşmamdan bahsetmek isterim. 27 Mart Tiyatrolar Günü’nde 1984 Büyük Gözaltı oyununu kızımla birlikte izlemeye gittiğimizde denk geldik kendisi ile…Bende bıraktığı ilk izlenim, samimi ve nazik bir insan olduğu. Seçim çalışmaları boyunca adayların yüzüne yapışan ‘gülümseyen maske’ yoktu sanki. Yoğunluk nedeniyle buradan sorulan sorulara yanıt veremediğini, mutlaka seçim sonrası, icraatlarını gerçekleştirirken dikkate alacağını söyledi. ‘Uyuyan güzel…’ gafını ve kadınların tepkisini hatırlattığımda, çok üzgün olduğunu ve telafi edeceğini özellikle vurguladı. Kadınların taleplerine dair açıklamalarının doyurucu olmadığının farkında olduğunu, taleplerin hayata geçirilmesi noktasında çok daha gayretli olacağını da ekledi. Hep birlikte yaşayıp göreceğiz!
Seçime giden sürece kabaca bir göz attığımızda;
*İktidar tarafından muhalif kesime dönük ötekileştiren, ayrımcı, kriminalize eden dil, miting meydanlarından medyaya kadar her yerde kullanılmaya devam ediyor.
*Menderes’ te HDP’nin seçim aracına saldırılmasından, Tunç Soyer’e dönük linç kampanyasına kadar ‘iktidara giden her yol mübah!’ anlayışı hakim olmaya devam ediyor.
*HDP dışındaki partilerde kadınların aday listelerindeki oranı oldukça düşük.
*Henüz ‘siyasetin bulaşmadığı’ muhtarlıklarda kadın aday sayısında gözle görünür oranda bir artış var. Kadınlar, yaşadıkları alanlara sahip çıkıyor. Desteklenmeleri oldukça önemli.
*HDP’nin İzmir, Ankara ve İstanbul da Büyükşehir ve bazı ilçe belediyelerinde aday çıkarmaması, Selahattin Demirtaş’ın, Genel Merkez’in ve tüm parti örgütlerinin sandığa gitme ve AKP – MHP bloğuna karşı oy kullanma çağrılarının, tabanda karşılık bulması bekleniyor.
*Kayyum atanan belediyelerinin olduğu illerde HDP mitinglerinin çok kalabalık ve coşkulu olması, Kürtlerin hiçbir yere gitmemeye kararlı olduğunu gösteriyor.
*‘Beka’ sorunu değil, ‘iş, aş, adalet, özgürlük, demokrasi’ dertlerinin olduğunu taban her fırsatta dile getiriyor.
*‘Kadın, çocuk, genç, engelli, Lgbti+ dostu kent’ talepleri muhalefetin adayları tarafından dikkate alınmış görünüyor. Bazı başkan ve meclis üyesi adayları bu kesimlerin hazırladıkları ‘Taahhütname’ leri imzaladılar. Mesele hayata geçirip geçirmeyecekleri tabii!
Bu seçim, psikolojik bir seçim! Sonuçlarının muhalefet açısından olumlu olması, kitlelere moral - motivasyon sağlayacak. Tabii ki, hayati sorunlarımız 1 Nisan’ da bitmeyecek. Tam tersine, ekonomik ve siyasi krizin derinleşme olasılığı yüksek. Ve hep söylediğimiz gibi, sorunlarımız sokakta çözülecek.
Seçimler sonrası tabloyu –öncelikli kadınlar- açısından değerlendireceğiz birlikte!