Notre Dame Kilisesi yandığı gün; hiç gitmediğim, havasını solumadığım, suyunu içmediğim bir şehirdeki yapının yanmasına niçin bu kadar üzüldüğümü düşündüm. Notre Dame’ın Kamburu kitabıydı benim için orayı değerli kılan, gözlerimin yaşarması betondan ve tahtadan bir binanın yok olması nedeniyle değil, ona yüklediğim anlamlar içindi. Ve bunu kendi şehrim için de yapmak istedim ve bu yüzden buradayım. Ben bugün başlarında bir bela olan ve koca şehirde kimsenin umursamadığı İzmir Palmiyelerinden bahsetmek istiyorum bu yüzden. Çünkü bu şehrin palmiyeleri, insanların kendileri için üzülmelerini hak ediyorlar.
Palmiyeler buranın her zaman öz evladı olmuşlar. Çeşme yarımadasından Urla’ya kadar binlerce sene buralarda yaşamışlar. Buranın öz evladı olmuş özellikle Datça Hurması diye anılan ağaçlar. Ama şehrin içinde hiç bir zaman palmiye dikilmemiş. Yaprakları bir yelpaze gibi açılıp huysuz yaz güneşine karşı sokakları, insanları ve kedileri koruyan bu ağacı ilk kez merkezde toprağa diken Behçet Uz olmuş. Tam 28 Temmuz 1932 günü, şehrin muhtelif yerlerine ve saat kulesinin iki yanına palmiyeler dikilmiş. Şehir ve insanlar değişirken, onlar santim santim uzamışlar. Kültürpark’ın Basmane kapısındaki palmiye, yetmişlerin muhteşem fuar hayatını ve yerini çok sevmiş olacak ki daha sonra ismine “beşli palmiye” dedirtecek bir şekilde kökünden fırlamış. İzmir palmiyeleri, palmiyeler İzmir’de olmayı çok sevmişler yani.
Fakat 2006 yılında, İzmir’e dikmek için palmiye ithal edilmesine karar veriliyor. O sıralarda Mısır’da palmiyelere dadanan bir böcek var “kırmızı palmiye böceği” gibi hiç yaratıcı olmayan bir isme sahip böcek, palmiyelerin içine yerleşerek, öz suyunu içerek onların kısa sürede yok olmasını sağlayan, bir ağaç kuruyunca diğerine hoplayan bir böcek. Bu böcek yüzünden normalde 1500-2000 dolar arasında olan yetişmiş ağaçlar, 25-50 dolara kadar düşüyor. O zamanlar bu konuyla ilgilenen ziraat mühendisleri, Mısır’dan asla ağaç alınmamasını tavsiye ederken, 25 dolara aldıkları palmiyeleri 1000-1500 dolar arası fiyatlarda belediyelere pazarlayan ve hala bu işi yapan Bilal Tarık Dede gibi eksperler dergilere şöyle konuşmuşlar: “Çok uygun fiyatlara 40 yıllık bitkiler ithal ediyoruz. Üretim artar ve ileriki yıllarda buna son verebiliriz ama bugün zaman çok önemli. Ben 42 yaşındayım benim bir kırk yılım daha yok. Getirelim uygulayalım ve sonrasını burada yapalım. Benim temel yaklaşımım bu. Ama epidemik (salgın) anlamda yaygın ve binlerce ağacı öldürmesi gibi bir şey söz konusu değil. Ben Mısır’da bu Hurmaları yerlerinde gördüm. Ne Türkiye’de böyle bir vaka var ne de Mısır’da. Eğer bir salgın olsaydı pek çok Afrika ülkesinde Mısır’da hatta bizim ülkemizde de bu hurmalar ölmüş olurdu.”
2020 yılının sadece Kasım ayının ikinci haftasında 22 palmiye bu zararlı nedeniyle kesildi. Yaklaşık 15 sene evvel Tarık Bey’in “bir sıkıntı olmaz” dediği böcekler İzmir’in dostlarına saldırıyor. Konuştuğum uzmanlar, böceğin bulaştığı ağaçlara bakımın yapılmasının mümkün olduğunu, ama kesip bölgeyi tamamen temizlemenin daha işe yarar olduğunu söylüyorlar.
İzmir’in palmiyeleri biraz ilginizi, biraz dikkatinizi istiyorlar. Sundukları gölgelerin, fotolardaki şıklıklarının, şehrin tüm hengamesi içinde bize yoldaş olmanın vefasını bekliyorlar. İzmir’in palmiyelerini görmezden gelmeyin.