1925 Menemen doğumlu şair Attilâ İlhan’ı 10 Ekim 2005 günü kaybettik. Kendisini bizzat tanıma imkânına kavuştuğumu, yaptığımız söyleşilerden çok yararlandığımı belirtmek isterim. Attilâ İlhan, nam-ı diğer Kaptan, yazdığı şiirlerle çok geniş ve derin etki alanı açmakla kalmış bir şair değil, aynı zamanda bir senaryo yazarı, gazeteci, yayıncı, düşünür ve kavga adamıydı.
Attilâ İlhan şiirlerinde kent insanının kendine ve aşka, yanı sıra kent yaşamındaki karmaşasına yabancılaşmasını ele alır. Sözgelimi, 24-61 adlı şiirinde şöyle der: “ahmed beni fevzipaşa bulvarı’na çağırdılar / on ikinci ağacın altında bekleyeceğim / ahmed beni neden çağırdılar bilmiyorum /izmir’in yabancısıyım ahmed korkuyorum /sabaha dönemezsem telefon edersin / emniyet nöbetçi müdürlüğü’ne 24-61 (…)”
Çok bilinen Üçüncü Şahsın Şiiri’nde sevgilisini delicesine kıskanan bir “imkânsız”ın kahrına tanık eder bizi: “gözlerin gözlerime değince / felâketim olurdu ağlardım / beni sevmiyordun bilirdim / bir sevdiğin vardı duyardım / çöp gibi bir oğlan ipince / hayırsızın biriydi fikrimce / ne vakit karşımda görsem / öldüreceğimden korkardım / felâketim olurdu ağlardım (…)”
Attilâ İlhan, hemen bütün tartışma yazılarında ulusal kültüründen yana bir tavrının olduğunu, sanatçı dediğimiz insanların kültürel emperyalizme karşı kesin bir tavır edinmelerini salık verir. Ulusal Kültür Savaşı, Aydınlar Savaşı, Dönek Bereketi, Yıldız, Hilâl ve Kalpak, Hangi Batı, Hangi Edebiyat, Gerçekçilik Savaşı, İkinci Yeni Savaşı. Hangi Sol, Hangi Sağ, Hangi Atatürk adlı kitaplarında tutum ve tavrının en anlamlı örneklerini verir.
Hadi yeri geldi, şu alıntıyı yapalım: “Tanzimat ‘ekolünden’ iki önemli ‘devlet adamından’ biri, Sadrazam Keçecizade Fuat Paşa, padişaha ‘ariza’ olarak kaleme aldığı ‘vasiyetnamesinde’ şunları tavsiye ediyordu: … yabancı müttefiklerimiz içinde en önemlisi İngiltere’dir. Her ne olursa olsun, dünyanın en sabırlı ve en metin milleti olan İngilizler, bizim en önde gelen ve en son vazgeçeceğimiz müttefiklerimiz olacaktır. Bendenize Babıâli’yi İngiltere’nin dostluğundan mahrum görmektense, birkaç vilayetimizi elden çıkmış görmek daha iyidir.” (Aydınlar Savaşı sf 41 İş Bankası Kültür yay.)
Attilâ İlhan, yaşamı boyunca gerek çevresindeki yazar ve şairleri ve gerekse düşüncelerinin tam karşısında yer almış muhaliflerini çok etkilemiş gerçek bir Rönesans aydınıydı. Atatürkçüydü. Kuvayı Milliyeciydi. Edebiyatta “sosyal gerçekçi”liği savunuyor, “Sanat sanat içindir” anlayışına cepheden karşı çıkıyordu. Şiirimizi sokaktaki adama kadar sevdirmiş, katıldığı edebiyat etkinliklerinde halka mal etmiştir.
Şimdi onun yeri Yunus’un, Karacaoğlan’ın, Fuzuli’nin, A. Haşim’in Nâzım’ın yanıdır.