One minute mucidi kimse şimdi de “Mehmetçik Gazze’ye” sloganını keşfetti.

Sen git ben dua edeyim diyen imam Halil Konakçı bu sloganı erken atanlardan biri. İmam efendi İsrail konsolosluğu önünde yapılan protesto sırasında polisin sıktığı biber gazından etkilendi. Olaylarda 43’ü polis toplam 63 vatandaş yaralandı. Arkadaşları hemen koluna girdi, imam efendi gözyaşları içinde oradan ayrıldı.

Görünüşe göre 6-7 Eylül (1955) olaylarını anımsatan bir provokasyondu. 29 Ekim’de Anıtkabir’de yapılan devlet töreninde yaşandı. “Her yer Tayyip her yer Erdoğan” sloganları her yeri inletti. Bir grup da AKP önünde “Mehmetçik Gazze’ye” sloganı attı.
28 Ekim’de İstanbul’da yapılan Filistin mitingi de dış söylemli ancak iç siyasete dönük sözlerle geçti.

Ortada bir proje var, senaryoyu öngörmek kolay değil. Kahrolsun Amerika diyenlerin Amerika’nın sözünden çıkmadığını, 10 bin kilometreden buraya uçak gemisi neden geliyor diyenlerin damadının o uçak gemisinden çıkmadığını da biliyoruz.
Siyaset bu. Yandaş medyayı yanına alınca veya medya gücüyle bugün söylenen yarın değiştirilse bile sistemli bir “tek adam” propagandası var. Bu çalışmanın sonuç verdiği de görülüyor.

Ortada görünmeyen ise iktidar yandaşı olmayan partilerin mesajları. Kuşkusuz iktidar partisinin kontrolünde olmayan birçok gazete ve televizyon var. Onların büyük izleyicisi var fakat iktidar yandaşları ve devlet televizyonları yanında etkileri görece az kalıyor.
Bu gerçeği kabul edersek, muhalefete dönük eleştirilerin, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve genel başkanına dönük eleştirilerin bir kısmının haksız olduğunu da anlayabiliriz. Örneğin, bazı dostlarımız Cumhuriyetin ilanının yüzüncü yılında CHP’ni etkisiz hatta sessiz bulduklarını söylediler. Halbuki CHP’li büyükşehir belediye başkanlarının tamamı, kent ve ilçe belediye başkanlıklarının büyük çoğunluğu müthiş coşkulu organizasyonlar yaptı. CHP Genel Başkanlığı “Cumhuriyetimizin 100 yılı resepsiyonu” verdi. Kılıçdaroğlu ulusal ve uluslararası konularda tepki ve önerisini hep verdi.

Muhalefet basın ve televizyonlarını izlemeyenler CHP’yi ve liderini pasiflikle eleştirebilirler. Ancak durum öyle değil.
Yandaş medya CHP hakkında vatandaşın kafasını karıştıracak konuları işlemekte başarılı. Hatta yapay haberlerle de vatandaşı CHP karşıtı yapma peşindeler. Bu da normal.

Ülkenin geleceğini, yani çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini güvence altında görmek istiyorsak “özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yaraşır gençliği yetiştirmek zorunayız.

Kongreler gelir geçer. Asıl olan ülkemizin kurucu partisi CHP’nin onu daha da dik ve diri tutacak yöneticileri bağrından çıkarmasıdır.  Bu kişi Kemal Kılıçdaroğlu da olabilir, Özgür Özel de Örsan Öymen de…

CHP’nin özelliği, üyelerinin hiçbir baskı altında kalmadan gönülden “Hepimiz Mustafa Kemal’iz” diyebilmeleridir.
Ülkemizin geleceği için umut veren de buradan alınan güçtür.