Pazarlar, hammadde, sermaye ihracı ve nüfuz alanları uğruna büyük emperyalist güçler arasındaki mücadele her geçen gün şiddetleniyor. Son bir hafta içerisinde yaşanan bazı gelişmeler, “tekrar” gibi görünsede geçtiğimiz yıllardan farklı olarak aktörlerin artık sahada daha fazla olacağına işaret ediyor.
Son on gündür yaşanan gelişmelere bir göz atalım.
*ABD Çin’e, “Casus uçağımızı taciz ettiniz” suçlamasında bulundu. Çin ise bölgesinde artan ABD uçuşlarına da işaret ederek, “Provokatörlüğün kaçınılmaz sonucu" açıklamasında bulundu. Çin, tutumlarının devam edeceğini ifade etti.
*NATO ülkeleri, Finlandiya'yı savunmak için Kuzey Kutbu'nda tatbikat yaparak, Finlandiya’yı koruma adı altında bölge ülkelerine gövde gösterisi yaptı.
*ABD, İran muhafızlarının kendilerine yönelik suikast yapacağı yönünde bilgi aldıklarını ifade etti. Bu açıklama ABD’nin müdahaleye bahane aradığı biçiminde de anlaşılabilir.
*ABD, Suriye’de silah sevkiyatına bu hafta da devam etti.
*Sudan’da ateşkes ilanı beklenildiği üzere kısa sürdü. ABD her iki tarafa yaptırım kararı aldı. Yeniden başlayan çatışmalar Sudan halkı için yeni göç dalgasını tetikliyor. Sudan’da çatışma düne göre daha çok şiddetlendi.
*NATO Müşterek Kuvvet Komutanlığı’nın talebi üzerine Türkiye, askerlerini Kosova sınırına gönderdi.
*Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS’in dışişleri bakanları perşembe günü Güney Afrika’da bir araya geldi. BRICS ülkelerinin ortak para birimine geçiş ve yeni üye kabulü konuları da ele alındı.
*Venezuela, Arjantin, Cezayir ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin BRICS’e katılmak için resmen başvuruda bulunduğu iddia edildi.
*ABD’nin Çin’i çevrelemesinde önemli rolü olan Tayvan’da her hafta olduğu gibi bu haftada bazı gelişmeler yaşandı. Çin Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tan Kıfey, “Barışçı birleşme için elimizden gelen tüm çabayı samimiyetle göstereceğiz. Ancak DPP otoritelerinin Tayvan'ın bağımsızlığı için dış destek aramasına ve dış güçlerin Tayvan'ı Çin'i çevrelemek için kullanmasına asla müsamaha etmeyecek, güç kullanımını dışlama konusunda kesinlikle söz vermeyeceğiz” diyerek yeniden tehdit etti.
*Lübnan'ın güneydoğusundaki Suriye ve İsrail sınır hattında yer alan stratejik öneme sahip Şeba Çiftlikleri’nde bir çadırın kurulması zırhlı araçların sınıra yığılmasına neden oldu. Kimler tarafından kurulduğu bilinmeyen bir çadır, sınırı hareketlendirdi.
*İsrail-Mısır sınırında sıcak çatışma sonucu 2 asker öldü.
İlk göze çarpan gelişmeler böyle. Provokasyonlar, kışkırtma ile emperyalistler; birbirine karşı hırlaşmaya devam ediyor.
Yer yer küçük çatışmaları kaçınılmaz kılan bu gelişmeler, büyük bir savaşa doğru evrilme tehlikesini barındırıyor.
Elbette yaşanan bu gelişmeler ülkelerin iç politikasına daha güdük demokrasi ile yansıyacaktır. Örneğin, ülkemizde MİT müsteşarının doğrudan Dışişleri Bakanlığı’na taşınması böylesi bir sürecin parçasıdır. “Pro Aktif Dış Politika”nın doğrudan gizli aktörü olan birinin gün yüzüne çıkarılması dış politikada yaşanan gerilimden bağımsız düşünülemez. Aynı şekilde iç politikada savaş tamtamları ile artan milliyetçi, şoven dalganın bağımsız düşünülemeyeceği gibi…
At izinin it izine karıştığı böyle dönemlerde, “Bu gelişmeler halka bir yarar sağlar mı?”, “Halklar ne yapabilir?” sorularına cevap aramak gerek!