Her an, her yerde, herhangi bir şekilde sözlü ya da fiziksel tacize mağdur kaldığımız bu dünyada yaşam, biz kadınlar için koca bir tedirginlik ya da korkudan başka bir şeyse eğer, bunun adına öfke diyebiliriz biz.

Öfke.

Çünkü hiç bitmeyen, bitmek bir yana dursun, gittikçe azgınlaşan korkunç bir hâl aldı bu yaşananlar. Çok uzak değil, daha iki gün önce sırf şort giydiği için otobüsteki bir erkek tarafından tekme yedi bir kadın.

Diyorum ki, bazı tuhaf yaratıklar dolaşıyor aramızda. Evimizde, işimizde, mahallemizde, otobüste, metroda, sokakta; her yerdeler. Bakışlarıyla, sözleriyle, hareketleriyle kafalarının içindeki o pisliği dışa vuruyorlar. Üstelik yaptıkları onca çirkinliği öyle kolay temellendirebiliyorlar ki! Tıpkı şort giydiği için o kadına tekme atmayı kendine hak gören adamın yaptığı gibi:

“Giyimini beğenmediğim insanları döverim. Devlet onları cezalandırmalı.”

**

Sokakta yürürken arkamızdaki ayak sesinin beynimizde dayanılmaz bir yankıya dönüşmesinden usandık artık. Sevgilinin, babanın, akrabanın kendince belirlediği doğrularıyla yanlış yaşamak istemiyoruz bu hayatı. Yaşamayacağız da!

 Anladın mı? E anlamadın..

Bir de böyle duy istersen:

“Can benim, düş benim; ellere nesi?”*

Yani diyorum ki,

Sana ne kardeşim?

Mini etek de giyerim, şort da.

 

 

*Ahmed Arif’in “Ay Karanlık” şiirinden...