Sorunlarımız matruşkalar gibi iç içe geçmişler. Biri diğerini içinde saklıyor. Birbirleriyle bağlantılılar.
Örnek ver derseniz İzmir içme suyunun fiyatını söyleyebilirim.
Türkiye'nin en pahalı suyunu İzmirliler içiyor ve kullanıyorlar.
Peki, neden?
Efemçukuru altın madeni ile İzmir' deki su fiyatının ne ilişkisi olabilir mi diyorsunuz?
Bu maden İzmir' in güney aksındaki tek yüzeysel su kaynağı olan Tahtalı Baraj Havzası’ndadır. Bu havza 545 kilometre karelik bir alanı kaplamaktadır. İzmir' in içme suyuna önemli katkısı vardır.
Çamlı Barajı da bu bölgenin bir diğer tarafında yapılacaktı. Ama altıncı şirket yaptırmadı!
"Ahlâksız teklif" yaptıklarını anımsıyor musunuz?
Altın madeni işletme ömrünü tamamlasın biz size bu Çamlı Barajını hediye edelim...
Yani siz bu barajı yapmayın. Bırakın 300 bin kişinin kullanma suyu gereksinimini bir yana. Biz altınlarınızı alıp gidelim, sonra baraj...
Neden?
Çünkü barajda biriken su, bu altın madeninin neden olduğu ağır metal kirliliğinin en kısa sürede fark edilmesini sağlayacaktı. Hemen kirlenecek ve suyu kullanılamayacaktı! Ağır metallerle kirlenmiş sular ekosistemde kansere neden oluyorlar...
Bir neden daha: Yeraltı suları sanayi tarafından israf edilmektedir. Bir kola firmasının yılda 1.000.000 metre küp suyu ücretsiz olarak ve istediğince kullanabilmektedir. Kağıt sanayi, deri sanayi gibi kuruluşlarda çokça su kullanılmaktadır.
İzmir' in su kaynakları böylesi verimsiz ve kirletilerek kullanılınca, başka havzalardan, illerden ve ilçelerden İzmir' e su getirmek zorunda kalınıyor.
Barajlar, su iletim hatları için yatırımlar, kullanılan enerji faturalarının ödeyicileri de elbette biz kullanıcılar olacağız. Bunda ne kızacak ne de şaşıracak bir şey yok.
Suyuna sahip çıkmayıp, altıncı, kolacı gibi şirketlere kaptırırsan faturayı ödersin canım kardeşim.
Daha gemi sökümü, Gaziemir'de radyoaktif gömü, tehlikeli atıkların yasadışı ticareti gibi sorunlar var.
Buyurun araştırın, sorgulayın, irdeleyin. İlişkilerini, iç içe geçmişliklerini göreceksiniz.