Şu sıra kerametleri kendilerinden menkul, Türk ve Dünya Edebiyatı konularında neyi ne kadar bildikleri meçhul bazı uyanıklar sosyal medyada atölye turları atarken aklıma Stephen King’in Altın Yayınları arasında çıkan bu kitabı geldi.

İyisi mi, dedim, benim de okurlarımıza küçük bir hizmetimiz olsun. Umarım bu kez teşekkür eden filan çıkar.

“Mevcut donanım orijinal paketin içinde geliyor. Ancak bu kesinlikle olağandışı bir donanım değil.; ben birçok insanın yazar ve hikâye anlatıcı olarak biraz yeteneği olduğuna ve bu yeteneğin güçlendirilip geliştirilebileceğine inanıyorum.”

“On dört yaşıma geldiğimde duvardaki çivi, üstüne geçirilen (yayınevlerinden gelen A:Y) ret notlarını artık kaldıramaz hale gelmişti. Çivinin yerine daha büyük bir çivi çaktım ve yazmaya devam ettim. On altı olduğumda zımbayı bırakıp ataş kullanmamı tavsiye eden notun yanında daha cesaretlendirici kalan, elle yazılmış notları almaya başladım. (…) Fark ettiğim bir diğer şey de şu oldu: Biraz başarılı olunca dergiler, ‘Bize uygun değil,’ cümlesini kullanmaya daha az meylediyor.”

“Size büyük bir saygıyla ve hiç sorgulamadan yazın demiyorum; sizden belli görüşlere uymanızı ya da mizah anlayışınızı bir kenara atmanızı (Tanrım, umarım bir mizah anlayışınız vardır) istemiyorum. Bu bir popülarite yarışı değil, ahlak olimpiyatı değil, kilise değil. Ama lanet olsun ki yazmak, araba yıkamaya ya da göz kalemi çekmeye benzemez. Bunu ciddiye alabilecekseniz beraber çalışabiliriz. Ciddiye alamayacak ya da almayacaksanız, sizin için bu kitabı kapatıp başka bir şey yapma zamanı geldi. Araba yıkayabilirsiniz belki.”
“Yazar olmak istiyorsanız her şeyden önce şu iki şeyi yapmalı, yani çok okuyup çok yazmalısınız. Bildiğim kadarıyla bu ikisini yapmadan başarmanın, kestirmeden gitmenin yolu yok.”

“Okumanın asıl önemi, yazarken kişiye kolaylık ve yakınlık sağlamasıdır: insan başkalarının yazdıklarını okuyarak yazarlar ülkesine belgeleri hazır girebilir. Düzenli okuma yapmak sizi hevesle ve farkında olmadan yazabileceğiniz bir yere (buna zihniyet de denebilir) taşır.”
“Şunu anlamanızı isterim ki hikâye yaratmak konusundaki temel inancım, hikâyelerin aslında kendi kendisini yarattığına dayanıyor. Yazarın işi, onlara gelişecekleri bir alan sunmak (ve tabii ki kaydetmek).”

“Diyalogların kulağa gerçek gelmesini istiyorsanız kendinizle de konuşmalısınız. Daha da önemlisi çenenizi kapatıp başkalarının konuşmalarını dinlemelisiniz.”

Bence bu kadarı yeter. En iyisi kitabı edinip okuyun bence.