Ne zamandır, ‘muhalefet partileri, silkelenmek ve kendilerini sorgulamak için keşke böylesine hayati bir seçimi kaybetmek zorunda kalmasaydı’ diye düşünüyorum. Keşke örgütlerin zaten yeterince çalışmadığı, genel merkez yönetiminin nasıl da yetersiz olduğu çok önceleri fark edilseydi de; seçimlere bu kan değişimleri, yenilemeler yapılarak gidilseydi. En çok canımı sıkan da, ülkenin başta ekonomi olmak üzere çok ağır sorunları yine arka planlara itildi; onlarca yandaş kanalda yalakalar CHP üzerinde tepinip kendilerini tatmin etmiyor mu; ülkenin buna maruz bırakılması bile yeterince ağır!..
Her zamanki gibi testi kırıldı, şimdi parçalar yapıştırılmaya çalışılıyor. Mümkün mü? Belki!..Ama önümüzdeki yerel seçime dokuz ay varken, bu süreye bu böylesine büyük işler sığdırılır mı, üstüne bir de seçimlerde başarı sağlanır mı; işte bundan çok emin değilim ne yazık ki.
Son seçimlerde iyice sağa kaymış bir CHP, bu değişim sürecinde nasıl ve hangi ideolojiyi oluşturacak? Zafer Partili Ümit Özdağ ile görüşerek mi ideoloji belirleyecek? Altılı Masa darmadağın olmuş, ‘ben onaltılı masa kurarım’ demek iyi de, hangi ortak paydada bütün muhalefeti yanına alacak, onlar gelecek mi? Kaldı ki konuştuğumuz yerel seçim ve CHP’nin sadece birkaç il ve ilçede kazanma potansiyeli var. Her yerde oradaki seçmenin kabul göreceği destek vereceği isimleri belirlemek, bunun da çalışmasına hemen başlamak lazım. Herkes biliyor ki, iktidar yerel seçime büyük paralarla, sandık oyunlarıyla hatta belki ‘dijital oy’ martavalıyla acayip yüklenecek; mevcut tabloyla muhalefetin nal toplaması işten bile değil.
Değişim derken çoğunluk elbette genel başkan değişikliğini öne çıkartıyor. Bana göre önemli olan isimler değil; sistem, kadrolar ve politikalar olmalı. Ve elbette ‘değişim’ deniyorsa partide ‘tek adam’ misali genel başkanlık despotizmi son bulmalı.
Burada konu sadece CHP değil. Elbette, asıl değişim yenilenme ve zihniyet devrimi öncelikle bu partide gerekiyor ama İyi Parti, ve HDP de aynı durumda. Bunlar da seçimde kötü sınav verdiler, süreç yönetilemedi ‘biz kazandık’ havası o kadar şuursuzca pompalandı ki kendileri de bu psikolojiye kendilerini kaptırdı. Şimdi seçmen kadar kendileri de abandone olmuş vaziyette!
Yeşil Sol Parti adıyla seçime giren HDP’nin büyük bir hayal kırıklığı yaratması ayrı sorun. Selahattin Demirtaş’ı dışlayıp Kandil’e yanaşan politikaları bu partiyi sadece bölgeye ve belirli kesim Kürt seçmene mahkum eder; yazık…
Büyük bir özgüvenle, uzlaşmaya yanaşmayıp çoğu yerde tek başına seçime giren TİP deseniz; keşke dev aynasına bakmayıp sahayı okuyabilseydi.
Sonuç olarak muhalefet seçimde kötü sınav verdi, görüldü ki hemen hepsinde değişim ve yeni bir anlayış gerekiyor. Başarabilirler mi bilmem ama yerel seçime kadar yeni kadrolarla, yeni politikalar ve yeni hikayeler yazılmazsa; hüsran daha büyük olur.