22 yıllık AK Parti iktidarının 9’uncu Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ‘’ 10 yılda hazırladık’’ dediği ve 10 günlük inceleme-görüş bildirme süresi verdiği ‘’TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ’’ isimli 27 ayrı kitapçıktan oluşan 3 bin 500 sayfalık müfredatın hedefinin eğitimi ‘’DİNSELLLEŞTİRMEK’’ olduğu kuşkusu yaygınlaşırken, Talim Terbiye Kurulu’nca onaylanarak yürürlüğe girdi.
Bilindiği gibi; Müfredat, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘’ANAYASA’’sıdır. Siyasal iktidar toplumsal ve siyasal uzlaşma sağlamadan müfredat hazırlayıp uygulamaya koyarsa; bu düzenleme, kapsayıcı ve ‘’MİLLİ’’ olma niteliğinden uzaklaşır.
Unutmayalım ki; bakanlığın adı ‘’Milli Eğitim Bakanlığı’’dır. ’’Maarif Bakanlığı’’ değil.
Kaldı ki; yeni müfredatın adının ‘’TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ’’ olması, AK Parti’ nin seçim sloganı ‘’TÜRKİYE YÜZYILI’’nı çağrıştırması, ‘’KAPSAYICI VE MİLLİ EĞİTİM’’ felsefesiyle örtüşmez.
Bu arada; yeni düzenleme, önceki müfredatın yüzde 35 oranında ‘’seyrekleştirilmiş’’ halidir. Öte yandan; kamu oyunun önemli bir kesiminde müfredat; yaratıcı, bilimsel, ufuk açıcı bir eğitim programı değil, hedefi ‘’DİNDAR NESİL YETİŞTİRMEK’’ olan AK Parti’nin seçim sloganı ‘’TÜRKİYE YÜZYILI’’ dokümanı olarak algılanıyor.
Ayrıca; Türkiye Cumhuriyeti ‘’PARTİ DEVLETİ’’ olmadığı gibi, eğitim sistemi de bir partinin ‘’HAKİM İDEOLOJİSİ’’ne dayandırılamaz. Eğitim sistemimizin kurucu Liderimiz Atatürk’ün ilke ve devrimlerine uygun olması ve Cumhuriyet’in felsefesini benimsemesi, ruhunu yansıtması gerekir.
Diyebiliriz ki; ‘’MİLLİ’’ niteliğe sahip olması gereken eğitim sistemimiz; siyasi parti sloganıyla anılmamalıdır. Cumhuriyet’ in Laik eğitim sistemi; tarikat ve cemaatlerin etkisiyle ‘’DİNİ TEMEL’’e oturtulamaz. Öğretmenlerin yerine imamlar ikame edilemez.
Atatürk, Cumhuriyet ve laiklik prensibinin ‘’SEYRELTİLDİĞİ’’, bilimden, çağdaş eğitim normlarından uzaklaştırılan müfredat; kapsayıcı olamaz.
Müfredatta ne var ne yok?
Eğitim; akıl, bilim ve mantıktan koparılamaz. İmamlar, tarikat ve cemaat mensupları milli eğitimin temel unsurları haline getirilemez. Cumhuriyet’ in laik eğitim sistemi yerine ‘’DİNİ EĞİTİM’’ inşa edilemez.
Müfredat; bilimsel değil, omurgasını bilimsel dersler yerine dini dersler, kavramlar ve referanslar oluşturuyor. Müfredatta fizik, kimya ve matematik gibi dersler yerine ahlaki ve dini değerlerin öğretilmesi önceleniyor. Müfredatı oluşturan 27 kitapçıktan 7’si dini derslerle ilgili.
Sorulması gereken soru; bilimsel ve evrensel olmayan eğitim sistemiyle çağdaş dünyayla uyum sağlayacak bir kuşak nasıl yetiştirilecek?
Müfredatta çocuklara 4’üncü sınıftan 12’inci sınıfa kadar her yıl kesintisiz olarak öğretilen 3 ders; din kültürü ve ahlak bilgisi, peygamberimizin hayatı ve Kuran’ı kerim ile temel din bilgisi dersleri.
Buna karşılık; müfredat seyrekleştirilirken Cumhuriyet, laiklik, Atatürk ilke ve devrimleri, Çanakkale, Ulusal Kurtuluş savaşı, bağımsızlık konularının yoğunluğu azaltılıyor.
Milli eğitim; ülkemizin ve ulusumuzun geleceğinin, ‘’BEKA’’ sının ‘’sigortası’’dır.
Ekonomide, ticarette, sanayide, pahalılıkta oluşabilecek herhangi bir olumsuzluk; alınacak yeni kararlarla giderilebilir.
Ancak; milli eğitim sisteminde yapılacak çağdışı, gerici, ‘’dini referans’’lı, bilime aykırı, Cumhuriyetin kurucu değerlerinden, Atatürk ilke ve devrimlerinden soyutlanmış düzenlemelerin telafisi mümkün olmaz; istikbalimizi tehdit eder.
SONUÇ OLARAK
Eğitimin ‘’MİLLİLİK’ ’niteliği zayıflatılamaz; çağdaş bilimin, özgür düşüncenin, Cumhuriyet’in öğretmeninin yerine imamlar, cemaatler ve tarikatlar ikame edilemez.
Eğitimin şaşmaz hedefe; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek olmalıdır.