ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Türkiye ile ilişkilerde diplomasi mesaisine Rusya'dan alınan S-400 sistemlerinin devre dışı bırakılması için baskı kurma ile demokrasi ve ifade özgürlüğü mesajları, Ankara siyaset kulislerine yansıdı.
Türkiye’nin eksenini ABD’ye mi, Rusya ya mı çevirecek sorusuna yanıt aranırken, ABD’nin NATO ve Karadeniz’de başlattığı tatbikatlar ve uçuş hareketliliği, Türk-Rus ilişkilerini bozma çabası olarak değerlendiriliyor. ABD’nin Yunanistan ve Karadeniz’de yaptığı tatbikatlarına sert açıklamalarla eleştiren Rusların, Türkiye ile ilgili hiçbir açıklama yapmayışlarına dikkat çekiliyor ve Türkiye ile Rusya’nın birlikte kuşatıldığı görüşü dillendiriliyor.
ABD’nin Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerdeki çelişkileri kullanarak büyük bir fırsat yakaladığını ve fırsata çevirdiği belirtilerek, “ABD post hego dönemin üstlenme ortamını sağlıyor ve Dedeağaç ile Girit adasına yatırım yapıyor” şeklinde değerlendiriliyor. Bu tatbikatların Yunanistan’ı koruma amaçlı olmadığı, gerçeğin ise “ABD’nin dünyadaki bütün kriz alanlarına kendi çıkarları doğrultusunda müdahale edecek konvansiyonel kapasitesinin çok geri kaldığı ileri sürülüyor.
Rusya’nın ise askeri kapasitesini büyütürken, nükleer anlamda ABD için en ciddi tehdit olduğu, Çin’in Rusya ile yaptığı ittifak sonrası, Avrasya’nın kuzey ve doğu sahillerinin bu iki ülkenin kontrolüne geçmesiyle çok büyük bir jeopolitik kırılmaya neden olduğuna dikkat çekiliyor. ABD bu yükselen güç alanını tek başına karşılayamadığı söyleniyor.
Burada gerek Rusya’nın güneyden çevrelenmesi gerekse önemli bir kriz anında kendi çıkarlarına müdahale edebilmeleri için gerekli altyapı olmadığından, Yunanistan’a yatırım yapma çabası içine girdiği ifade ediliyor ve B-1’lerini o yüzden Norveç’e gönderilmesini bu nedenlere bağlıyorlar.
ABD için ağırlık merkezinin pasifik ancak Akdeniz için de İsrail’in güvenliği ve enerji jeopolitiği nedeniyle çok kritik bir alan olarak gördüğü biliniyor.
Rusya’nın ithalat ve ihracatının yüzde 65’inin buradan geçtiğine dikkat çekilerek, “Bu hattı batıdan kontrol eden en önemli hat ise, Dedeağaç-Girit hattıdır. Bu yığınak Afrika için yapılıyor tedbiratı doğru değil. İtalya ve İspanya’da ABD üstlenmesinin devam ediyor zaten” sözleriyle dile getirildi.
Öte yanda bu hattın Balkanlar için çok önemli olduğu ve gelecekte Balkanlara Karadeniz üzerinden bir harekat olduğunda Türkiye’nin ikinci dünya savaşındaki tutumunu anımsatarak, buna izin vermeyeceği ifade edildi. ABD yığınağının Dedeağaç, Bulgaristan ve Romanya üzerinden yani karadan yapacakları görüşü dile getiriliyor. Bir kısım yığınağın ise Tuna üzerinden sağlanacağı belirtilerek, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Moldova hattının çok önemli olduğu ifade edildi.
Geçmişte NATO’da ABD karşıtı olan ülkenin Yunanistan olduğu anımsatılarak, bugün Yunanistan’da Anti Amerikancılık düşüncesini bitirdiklerini ve Yunanistan’ı koruma adı altında, ülkenin bütün üstlerinde konuşlandıklarına dikkat çekiliyor.
Rusya’nın jeopolitik olarak Türkiye’nin rakibi olduğu ancak Türkiye’nin Rusya’ya nefes borusu görevi yaptığı benzetmesi yapılıyor. Avrasya’daki Rus jeopolitik etki alanının Türk dünyasıyla güneyden kuşatılmış durumda olduğu söyleniyor. Diğer yandan Türk-Rus ilişkilerinin Atatürk- Lenin dostluğuyla başlayan süreçle, bir nevi jeopolitik düzlemde barış içinde birlikte yaşama prensibi oluştuğu ve artarak işbirliği ilişkileri anımsatılıyor.
Türkiye’nin NATO ülkesi olması ve ABD kışkırtmalarına rağmen Rusya ile olan dengeleri son 75 yılda mükemmel şekilde koruduğunu ve Türkiye ile Rusya’nın jeopolitik kuşatılmışlığının aynı düzeyde olduğu dile getiriliyor.
Türkiye’nin güney ve batıdan bir kuşatma altında olduğu ve doğuda İran ve Rusya’nın olması Türkiye için önleyici faktörler değerlendirmesi yapılıyor ve “Bugün batı ve batıyla hareket eden Arap aleminin Türkiye’yi çevreliyor. Rusya da aynı durumda ve Baltık’tan çevrelendiler. Polonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan üzerinden çevrelenmeleri her geçen gün artıyor. ABD’nin bu ülkeleri kullanacağını ise açıkça söylüyor” şeklinde ifade ediliyor ve, “Türkiye’yi bu süreçte Karadeniz’den zorladıklarını, Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle sağlanan rejimin sahibi olmamıza rağmen Rusya’ya karşı halmelerde bulunmamızı teşvik ediyorlar ve içimizdeki mandacılar da bu tuzaklara çanak tutuyorlar” şeklinde eleştiriler yapılıyor.
ABD’nin 15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ terör örgütü eliyle terbiye etmeye çalıştığı anımsatılarak, “100 yıl önceki şartlar oluşmuştur. 100 yıl önceki jeopolitik manevra ihtiyacı neyse bugünde aynıdır. Azerbaycan’da bu yapıldı ve çok da başarılı oldu” örneği verilerek, AKP iktidarının diplomasi konusunda başarısız olduğunu, Yunanistan’a taviz vermekle ve ABD’nin tehditlerine sessiz kalmakla eleştiriliyor ve Yunanistan’ın ABD kapanına yakalandığını, Türkiye’nin ise tuzağı görmesi uyarıları yapılıyor.