Rusya ile yaşanan uçak krizinden sonra, en çok konuşulan iki konudan biri domates oldu.

İki ülke arasındaki '' buzların erimesiyle'' Türkiye' ye seyehat kısıtlarını kaldıran Rusya, domates için aynı serbestiyi sağlamadı. Domates krizi diye bilinen durum, aslında biraz daha farklıydı. Rusya Fedrasyonu 1 Ocak 2016 da, Türkiye' den ithal edilen 24 tarım ürününü yasaklamıştı. Geçen yılın ağustos ayından itibaren, bunlardan on tanesinin yasağını kaldırdı. Domates, salatalık, üzüm, elma, armut, çilek, kabak, marul, patlıcan, biber, nar, tavuk ve hindi üzerindeki yasak ise sürüyor.

Rusya, ilgili ürünlerdeki ithalatını kısıtlayınca, iç üretimi artırmak için önlem almaya başladı. Üç sene öncesine kadar, domates ihtiyacının % 80 nini ithal ederken, bu gün % 50 oranına kadar düştü. Salatalık ithalatı % 11, lahana ithalatı % 50, patates % 49, et % 16, şeker ise % 49 azaldı.

Türkiye ile yaşanan duruma bakarsak, 2014 de 32 milyar dolar olan dış ticaret hacminin bu gün 18 milyar dolara indiğini görüyoruz.

ÜRÜNLERDE ZEHİR KALINTISI VAR

Sebze ve meyvelerde yapılan ilaçlamaların ( zehirlemelerin) toprağa karışması yüzünden, bitki tarafından emilerek, gövdeye ve meyveye geçmesi büyük tehlike oluşturuyor. Ürün üstündeki ilaç kalıntısını, yıkayarak, yok etmek ya da en az zararlı düzeye indirmek mümkünken, dokulara geçen zehirin temizlenme olanağı bulunmuyor.

TUTA ZARARLISI İLE MÜCADELE YÖNTEMİ DEĞİŞMELİ

Domates zararlısı olarak bilinen, halk arasında domates güvesi denilen Tuta Absoluta ile mücadeleyi ilaçlama ( zehirleme ) yoluyla yapmak sorunun asıl kaynağını oluşturuyor. Güvenin, domateslere ulaşmasını engellemek için, tuzaklar ve özel sinekliklerle önlem almak gerekiyor. Dekar başına 2 bin liralık maliyetle bunu başarmak mümkünken, ilaçlamaya ( zehirlemeye ) devam etmek sorunu büyütüyor. Zehir kalıntılı ürünler iç piyasaya sürülüyor ve insanlar yüksek fiyat ödeyerek zehirli ürün satın alıyorlar.

Sera üreticilerinin % 20 si, önleyici tedbirleri alırken % 80 i zehirleme yapmaya devam ediyor. Domates krizi olarak bilinen durum, diğer ürünler için de geçerliliğini koruyor. Yaş sebze ve meyve ihracatımızın % 50 sinin domates olması yüzünden, krizin adı böyle kaldı.

PESTİSİTİT KALINTISI ORANI ÇOK YÜKSEK

Akdeniz Üniversitesinin 2013 ve 2014 de yaptığı araştırmalarda, Antalya çıkışlı bir çok üründe, limit üstü kalıntı tespiti yapıldı. Domates, yeşil biber, salatalık, kabak, patlıcan ve çilek zehir yüklüydü. 2014 yılında yapılan araştırmada, ürünlerin % 25 inde pestisit kalıntısı bulundu. Bir üründe, birden fazla pestisit kalıntısı olduğu da açıklandı. İncelenen ürünlerin % 85 inde, birden fazla kalıntı olduğu saptandı.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı' nın açıkladığı değerlerle, Üniversitenin bulduğu değerler arasında büyük farklılıklar var. Akdeniz Üniversitesi, Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezinde görevli Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık, Neonikotinoidler adı verilen bir pestit grubunun arı ölümlerine yol açabileceğini belirtmişti. Üniversitenin yaptığı araştırmada, domates, biber ve salatalık örneklerinin % 40 ında bu gruba dahil pestitler bulundu. Kitlesel arı ölümlerinin, en büyük nedenlerinden birinin  bu kalıntılar olması kuvvetle muhtemeldir.

Ürünlerde bulunan kalıntıların adları ve oranları incelendiğinde tehlikenin boyutu daha net görülmektedir.

PESTİSİT              ÜRÜN     YASAL SINIR (MKL)    BULUNAN EN DÜŞÜK VE YÜKSEK MİKTAR

Captan                Salatalık       0.02                          0.031 - 0 896   mg / kg

Folpet                  Kabak          0.02                           0.078 - 0.861   mg / kg

Fenamiphos         Patlıcan      0.02                            0.037 - 0.112   mg / kg

Acetamiprid         Domates    0.15                            0.012 - 0.667    mg / kg

Cyhexatin             Çilek           0.01                            0.014 - 0.09      mg / kg

PESTİSİT NEDİR ? ZARARLARI NELERDİR ?

Zararlı organizmaları engellemek için kullanılan madde ve karışımlara pestisit denilir.Pestisitin insan sağlığına etkilerinin en çok görülenleri , cilt ve göz iritasyonları şeklindedir. Vücüda alınan kalıntının çokluğuna veya kişinin duyarlılığına göre, sinir sistemini etkileyen, üreme ve kanser problemlerine yol açan etkileri görülmüştür. Son dönemlerdeki araştırmalar, lösemi ve karaciğer kanserinin, pestisit alımıyla doğrudan ilişkili olduğunu kanıtlamıştır. Eksik uvuz doğumları ve düşüklerle de yakın ilgisi olduğu tahmin edilmektedir.

Faydalınılan kaynaklar :

-Tarım Dünyası

-Cumhuriyet Gazetesi -Ahmet Şık makalesi  5 Temmuz 2015

-Hürriyet Gazetesi  11 Ekim 2010

-Hürriyet Gazetesi 10 Haziran 2008  Ceyhan Kuburlu - Çiğdem Toker