Türkiye’yi yönetenler, ne zaman sıkışsalar; ekonomide, siyasette bir çıkmaza girseler “yeni bir anayasa” propagandası ile meydana çıkarlar. Anayasa değişikliğini genel olarak kendi iktidarlarının sürekliliği ve ihtiyaçları üzerine inşa ederler. Ancak işçi ve emekçilerin bilincini bulandırmak üzere halkın özlem, beklentilerini ve duygularını manipüle ederek tartışmayı sürdürürler.

2017 anayasa değişikliğiyle parlementer sistemi kaldırarak yerine başkanlık sistemini getiren AKP ve MHP, şimdi de inşa sürecini tamamlamak, geleceklerini garanti altına almak üzere kalan pürüzleri ortadan kaldırma niyetinde. 2017 anayasa değişikliği ile AKP iktidarı, sık sık ifade edildiği gibi çıraklık dönemini bitirip “ustalık” aşamasına geçmişti. Bu aşamanın kendisi ise devletin tüm kılcal damarlarına girerek, kendi iktidarını daimi kılmak anlamına geliyordu. Devlet AKP’ye göre, AKP devlete göre biçim alarak, ahenk içerisinde hareket etti ve kendilerince bir başarıya imza attılar.

Her seçim öncesi ve sonrası anayasa değişikliği tartışmasını gündeme getiren Erdoğan,  12 ayrı anayasa değişikliği hakkında kanun ile 122 madde düzenlemesi yapan kendileri değilmiş gibi mevcut anayasayı eleştirerek, “Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihi bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır” dedi. Oysa her değişiklik için “darbeci anayasa bitiyor” naraları eşliğinde işçi ve emekçilerden oy istemişlerdi.

Çeyrek asıra yakın iktidarda olan Erdoğan, “2011'den beri bir hayalimiz var. Bu hayal, Türkiye'yi darbe Anayasasından kurtararak yarını kucaklayan, Türkiye Yüzyılına yakışır anayasaya kavuşturmak.” açıklamasını yaptı. Söylemleri ve yaptıkları ile iki yüzlü siyaset açısından örnek teşkil eden AKP, bir yandan halkın geniş kesimlerinin duygularını semiriyor, diğer yandan vaat ettiklerinin yanında geçmiyor.
2017 yılında “Nelere Evet”* broşürüyle AKP hangi vaatlerde bulunmuştu, bugün ne oldu? Hatırlamakta fayda var. Broşürde bazı maddeleri birlikte irdeleyelim:

-Yargı tarafsız olsun mu? EVET!
Bugün yargıya ve hukuk sistemine dair yapılan anketler gösteriyor ki halkın her geçen yıl hukuk sistemine güven giderek azalıyor. Tarafsız yargı bir yana; Sedat Peker, Alaattin Çakıcı, Ayhan Bora Kaplan ile gündeme gelen iddialar yargının durumunu özetliyor.
-Meclis hükümeti denetlesin mi? EVET!
Tartışmaya bile gerek yok. Açık biçimde meclis yetkisiz hale getirildi. Hele hele denetim yapmak, üzerine gitmek isteyecekler gözünü cezaevinde açmaktan korkuyor. Muhalif milletvekilleri “aman tadımız kaçmasın” havasında, uslu çıkışlarla yetiniyor.
-Sıkıyönetim kalksın mı? EVET!
Sıkıyönetim genel yönetim halini aldı.
-Darbeci, vesayetçi anlayış tamamen son bulsun mu? EVET!
Bugün de darbeci anayasa ile hesaplaşacaksak, o anayasa değişikliğinde neye Evet denildi, istendi?
-Cumhurbaşkanına cezai ve hukuki sorumluluk gelsin mi? EVET!
 Gelinen noktada Cumhurbaşkanına hatta çevresine dokunan yanıyor! Kısa yoldan vatan haini ilan ediliyor!
-Koalisyonlar, hükümet kurulamama krizleri tarih olsun mu? EVET!
İnşa edilen sistem ile ittifaklar adı altında koalisyonlarla devam ediliyor!
-Türkiye dünyada daha çok söz ve hak sahibi olsun, örnek alınan ülke haline gelsin mi? EVET!
Buna da siz değerli okuyucularımız cevap versin, ne dediler ne oldu?

*https://www.akparti.org.tr/media/272166/nelere-evet.pdf