Hatırlamakta yarar var. Geç yatırılan maaşlar, ücretsiz izin dayatması, müdürün yoğun baskısı, mobbing, kötü muamele uygulamaları, promosyon haklarının verilmemesi, keyfi yer değiştirmeler, kötü kıyafet ve ekipmanlar, servislerde yaşanan can güvenliği gibi sorunlara karşı Agrobay işçileri, Tarım Sen’e üye oldular.
Agrobay patronu, işçileri yüz kızartıcı suç yani kod 46 maddesini dayanak göstererek işten çıkardı. İşçiler, 24 Ağustos’tan bu yana Agrobay Seracılık önünde hakları için eylem yapıyor, direniyor.
Son olarak bir binanın çatısına çıkarak, "Agrobay hakkımızı ver" pankartı asan işçiler, haklarının verilmesi için birçok görüşme gerçekleştirdiklerini, TBMM’ye kadar gittiklerini söyledi. Başka çarelerinin kalmadığının, kaybedecek bir tek canları kaldığını söyleyerek çatıya çıkan işçiler; Özgür Özel’e, Tuncay Özkan’a, Binali Yıldırım’a gittiklerini ancak kimsenin çare olmadığını da açıkladılar. “Herkes sermayeden yana” diyerek tepki gösteren beş kadın bir erkek Agrobay işçisi, "Hakkımızı verin" pankartı astığı için polis tarafından gözaltına alındı.
Agrobay işçilerinin gözaltına alındığı bugünlerde AKP tarafından hazırlanan torba kanun ile patronlara büyük ‘vergi kıyağı’ geleceği biliniyor. Hazırlanan teklife göre yurt dışından elde ettiği karın tamamını Türkiye’ye getiren şirketlerin bu kazançlarının yarısı gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilecek. Şirketlere vergi teşviki bununla da sınırlı kalmayacak. İhracatçı şirketlere 5 puan kurumlar vergisi indirimi de yapılacak.
İşçiler, “herkes sermayeden yana” diyerek haklı bir tepki gösteriyor. Sermayeye cennet, işçiye cehennem yaşatıldığı günler yaşanıyor. Zenginlere yeni teşviklerle cennet yaratanlar; işçileri gözaltına alıyor, ana sütü gibi helal haklarını görmezden geliyor.
Sadece Agrobay işçileri değil, memleketin birçok yerinde işçiler hakları için eylem yapıyor, direniyor. Soğuk kış aylarının hissedildiği bugünlerde emekçiler, “doğalgazı açmadan kışı geçirebilir miyim?” diye düşünüyor. Ortodoks ekonomi politikalarıyla övünenler, derinleşen yoksulluğu görmezden gelerek, “ekonomi toparlanıyor” diyebiliyor. Sorunu çözülen, ekonomisi toparlananların ise bir avuç zengin ve patron olduğu herkes tarafından biliniyor.
İşçi ve emekçilerin mücadele etmek dışında, insanca yaşama kavuşacağı bir yöntem yok. Düşe kalka işçiler eylem yapıyor, yeniyor, yeniliyor. Ancak her ne olursa olsun zor ve meşakkatli patikalarda yol arıyor, yol yapıyor.