Yerel seçimler sürecindeyiz.
Seçime katılacak partiler neler demişler neler yapmışlar?
İzmir'de yerel seçimlerde etkili olacak partilere bakmak gerek.
Ne dediler ne yaptılar?
Ne kadar demokratlar? Ne sözler verdiler? Nasıl yönettiler?
Bu yönetimleri İzmirlileri mutlu etti mi?
Sözlük anlamına bakıldığında demokrasinin “halkın kendi kendini yönetme biçimi”dir. Kısacası, "demokrasi, halkın egemenliği ya da halkın iktidarı" dır.
Acaba böyle mi?
Ülkemizde merkezi ve yerel yönetimlerin seçilmeleri, yönetmeleri, halkla ilişkileri demokratik mi? Söylemlerine değil eylemlerine bakmak gerek.
İYİ Parti'yi içinde bulunduğu bu kaotik durumu nedeniyle değerlendirmeye almıyorum. Önce bir içişlerini halletsinler de...
AKP 31 Mart 2019 Mahalli idareler genel seçimleri öncesinde “31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri Manifestosu”nda:
“Şehir planları konusunda yapılan çalışmalarda ilgili tüm kamu, özel sektör ve sivil toplum temsilcilerinin fikirlerine başvuracak, kararları demokratik katılım süreçlerini işleterek, en geniş uzlaşmayla alacağız. Halkla birlikte yönetim ilkesiyle, belediye faaliyetleriyle ilgili kararlara, şehir sakinlerinin, özellikle de muhtarların ve sivil toplum kuruluşlarının en üst seviyede katılımını temin edeceğiz. Bilhassa, insanların hayatlarını doğrudan ilgilendirecek büyük projelerde, bu istişare yöntemini mutlaka kullanacağız" diyerek söz vermiştir.
Örneğin AKP iktidarı, İstanbul'da Kanal İstanbul için, İstanbul Havaalanı için bu sözlerine uygun davranmış mıdır?
Sakın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybettiler demeyin. Bu partinin politikası ve yönetim anlayışı budur. Halka ne söz verirlerse versinler, sermayenin çıkarlarını koruyacak uygulamaları yaşama geçirirler mutlaka.
Ekoloji, çevre, kent kültürü de neymiş? Önemli olan sermayelerini büyütmektir.
Bakmayın siz, "İstanbul'a ihanet ettik..." diye timsah gözyaşları döktüklerine.
Yerel yönetimlerinde iktidar oldukları kentlere de bir bakın ne yapmışlar?
CHP 31 Mart 2019 Seçim Bildirgesi “Huzurlu Kentlerde Yaşamak İçin Halkçı Belediyecilik” programında:
“Ülkemizin içinde bulunduğu merkeziyetçi, halktan kopuk ve otoriter yönetim anlayışına karşı; demokratik ve katılımcı yerel yönetim anlayışı esas olacaktır.
Kentlerin sorunlarına, yurttaşların politika yapım süreçlerine katılımını sağlayarak; birlikte çözüm üreteceğiz.
Katılım, uzlaşı ve iş birliği, temel yerel yönetim anlayışımızdır.
Kentin geleceğini etkileyecek önemli projeleri, tüm paydaşların ve yöre halkının karar süreçlerine katılımını sağlayarak gerçekleştireceğiz. Hassas durumlarda, projelerin, meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin ve yöre halkının onayından geçmesini sağlayacağız.
Mümkün olan tüm koşullarda doğrudan demokrasiyi yaşama geçireceğiz..." diyerek sözler vermiştir.
Sizce İzmir'deki CHP'li Belediyeler bu sözlere uygun davranmışlar mıdır?
Örneğin, Kültürpark'ın yönetilmesi ve kullanımı hakkında yapılan toplantılarda alınan kararlara uyulmuş mudur? Halkın görüşü araştırılıp istemlerine uygun işler yapılmış mıdır?
HDP 31 Mart 2019 Seçim Bildirgesi “2019 Yerel Yönetimler Seçim Bildirgesi” ile “Halk yönetime bizzat ve bilfiil katılacak. Kent Meclisleri, Kent Forumları, Mahalle Meclisleri, Köy Meclisleri, Kadın Meclisleri, Gençlik Meclisleri yaygınlaştırılacak. Meclis toplantıları halka açık yapılacak ve demokratik kitle örgütlerinin toplantılara katılımının sağlanacak, Yerel ekonomi bütün toplumsal kesimlerin katılımıyla planlanıp düzenlenecek, bütün toplumsal kesimlerin demokratik ve sosyal örgütlenme ağlarını geliştirmeleri, karar alma ve uygulama süreçlerine katılımları sağlanacak. Genç kadınların istihdamına yönelik özel politikalar geliştirilecek ve üretim süreçlerine katılımları arttırılacak. Yeni imar alanlarının oluşturulmasında ve dönüşüm süreçlerinde kadınların karar alma mekanizmalarına katılımları sağlanacak, ayrıca planlama süreçlerine bütün yurttaşların katılımları sağlanacaktır.” demiştir.
HDP'nin bu yerel yönetim anlayışı İzmir'de karşılık bulamamıştır. HDP'nin yerel yönetimlerini kazandığı illerde de halkın iradesine kayyımlar atanmıştır.
Peki HDP şimdi ne yapar?
HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ip uçları veriyor:
"...Batıda 2019 yılında belirlemiş olduğumuz seçim stratejisi büyükşehir belediyelerinin ana muhalefet tarafından kazanılmasına katkı sağladı. Bütün büyük şehirler HDP'nin vermiş olduğu katkıyla kazanılmış oldu. Mayıs seçimlerinde aday çıkarmayarak Sayın Kılıçdaroğlu'nu destekledik. Çünkü mevcut olan iktidarın gitmesi gerektiğini düşündük. Biz mevcut iktidarın gitmesi gerektiği konusunda aynı yerdeyiz. Rejimle ilgili eleştirilerimiz noktasında kesinlikle aynı yerdeyiz.
Fakat bu dönem şurada bir farklılık sergileyeceğiz; bizler bu ülkede HDP'nin kriminalize edildiği bir dönemde, HDP hakkında kapatılma davası açıldığı bir dönemde eş başkanlarının, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, meclis üyelerinin tutuklandığı bir dönemde HDP'nin yanında açıkça olmak gerekiyor. Bizler muhalefeti yeterince yanımızda olmamakla eleştiriyoruz."
HDP İzmir'de ne yapar dersiniz?