Urla’ya kayyum atandı.
Çeşme ve Urla’da ‘acele kamulaştırma’ adı altında, acele talanın alt yapısı hazırlandı. 100 bin kişiye istihdam yaratılacağı iddia edilen, buram buram yağma kokan ucube ‘Çeşme Turizm Projesi’ adım adım hayata geçiriliyor. Proje üzerinden Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor.
***
10 Mart Salı günü saat 14’te Karaburun Belediyesi’nden aşağıdaki basın davetinin maili geçiliyor.
“İlçemize bağlı Eğlenhoca Köyü’nde Karaburun Belediyesi tarafından gerçekleştirilmekte olan meydan düzenlemesi çalışması, AK Parti İlçe Başkanı’nın ‘eski mezarlığın üzerine eğlence alanı inşa edildiği’, ‘ortaya insan iskeletlerinin saçıldığı’ yönündeki iddiaları ve yaptığı şikâyet nedeniyle yaklaşık iki aydır durmuş durumdadır. Projede gelinen son durumu siz değerli basın mensuplarımız ve yurttaşlarımızla olanca açıklığıyla paylaşmak üzere 11 Mart 2020 Çarşamba saat 11.30’da Eğlenhoca Köyü’müzde bir basın toplantısı düzenleyeceğiz.”
1 saat sonra belediyeye 9 polis tarafından baskın yapılıyor.
Karaburun Belediye Başkanı ‘Bu bir baskın değildi, algı yaratılıyor’ dese de…
Polis ekipleri, Belediye Başkanı’na haber vermeden, çay içmeye gelmediklerine göre…
Düpedüz baskın yapılıyor. Ve evet, bu baskın üzerinden de CHP’li belediyeler üzerinde algı yaratılıyor.
Baskın da yapılıyor, baskı da yapılıyor.
***
Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygurhakkında soruşturma başlatılıp, Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda’nın yerine kayyum atanacağına dair dedikodular, artık TV programlarında konuşulur hale getiriliyor.
Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal’ın belediyenin sosyal tesislerine alkol izni vermesi, linç konusu yapılmak isteniyor.
Görünen, görünmeyen örnekler çok…
***
Sinyalini AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tekrarlanan İstanbul seçimleri sonrasında ‘topal ördek’ ve ‘yönetsinler de görelim’ şeklindeki çıkışlarıyla vermişti.
AKP, CHP’li belediyelere yönelik apaçık oyun kuruyor. Bu oyunu kurarken, CHP’lilerin kendi aralarındaki husumetlerden de faydalanmaktan geri durmuyor.
Kaynar kazana atılmayan kurbağa, yavaştan yavaştan sıcağa alıştırılarak haşlanıyor.
31 Mart zaferinin 1.yıl dönümüne çok az zaman kalmışken, CHP’nin kendisine oy veren milyonların haklarını ve sandıkta kazanılmış belediyelerini korumak için tek çaresi kalıyor: “Hatt-ı müdafaa değil, sath-ı müdafa…”
O satıh bütün bir demokrasi mücadelesi olarak karşımızda duruyor.