İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisinde konuşan AKP temsilcisi, “…CHP’li arkadaşlar sözde çevreci, bir yerde bir ağaç kesilse en büyük çevreci olanlar, Körfezde balıklar ölürken, körfezde oksijen seviyesi sıfır olmuşken hiç ama hiç sesleri çıkmıyor, mecliste de sordum tek kelime bile etmediler yazık İzmir Körfezi sizin kötü yönetiminiz nedeniyle bu halde”* diyor.
“Çevre” nasıl savunulurmuş ondan öğrenebilirsiniz. Çünkü kendisi Kuleler, Towerlar, Plazalar yapan bir şirkette çalışıyor. Çevreyi savunmasın da ne yapsın?
Çevrecilik tam da budur. Sermaye merkezli ve sermayenin çıkarı amaçlı yaşamı planlamak. Yaptığı işten çevreci olduğu anlaşılıyor.
Beyimiz ekolojisttim diyemez ama!
Yani, yaşamın sürdürülmesini merkeze koyamaz! Hiyerarşi olmadan, türcülük yapmadan, tüm canlıların yaşam hakkını amasız fakatsız savunamaz.
Kahramanımız, acaba şehrimizi mi seviyor yoksa sermayeyi mi?
Sesini yükseltti de biz mi duymadık? Partisinin zamanın Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun Efemçukuru altın madenini Kanadalı şirket adına savunurken nerelerdeydi? Üç yüz bin kişinin gereksinimini karşılayacak Çamlı Barajı’nı partisi engellerken, bunun için “ahlâksız teklif” yapılırken Belediye Meclisinde haykırdı mı? “Hayır, bu baraj İzmir için gerekli!” diyebildi mi?
Yoksa partisinin Çevre Bakanı gibi o da “Kanadalı şirket Uluslararası Tahkime gider ve Türkiye’yi mahkûm ettirir?” mi diyenlerden miydi?
Bergama’da ekolojistler Eurogold altın şirketine direnirken, taşlı sopalı saldırı tuzağına düşürülürken de oralarda göremedik kendisini.
Biz korkmadan, yılmadan, usanmadan, yaşamdan vazgeçmeden ülkemizi savunurken nerelerdeydi bu beyefendi?
İzmir’de kentdelenler yapılıp kentin hava sirkülasyonu bozulurken ve hava kirliliğinin artmasına neden olan gayrimenkul şirketinin Belediye Meclisindeki görevlisi değiliz biz!
Bergama’da, Efemçukuru’nda, Çeşme Yarımadası’nda, Kazdağları’nda, Turgutlu Çaldağı’nda, Aydın’ da, Aliağa’da, Diyarbakır’da, Tunceli’de, Kayseri’de; ülkemizin hangi yaşam alanında hangi tür ekolojik sorun yaratılmak isteniyorsa oralardaydık ve yaşamları savunuyorduk.
Hani bizlere karşı lâf ederken bunları bir düşünsün derim.
Beyzademiz Tower, Kule, Plaza inşaatlarının iş takibi için görevli olduğu yerde konuşurken biz yaşam savunmasındaydık. Hiçbir çıkar, alkış, aferin falan beklemeden. Çünkü bizim yaşamımızın anlamı vardı ve bu varlık içinde yerini, işlevini bilerek yaşamı savunmaktı.
Kendisini, sağlıklı yerel politikaların, işlerin yapılmasını önleyen partisine değil de haksız eleştirdiği “çevreciler” ve CHP’ye emanet ediyorum.