Devletin eğitim yatırımları düşerken tüm yük ailelerin omzuna yüklendi.

Eğitimden sağlığa, adaletten ekonomiye ülkemizin birçok problemi iç içe girerek ‘’GİRİFT’’ hale geldi.

Ekonomik iş birliği ve gelişme örgütü (OECD) nin ‘’BİR BAKIŞTA HÜKÜMET’’ raporu, Türkiye’nin birçok problemini gözler önüne serdi. Rapora göre; Türkiye eğitimde yüzde 21’lik memnuniyet oranıyla 45 ülke arasında son sırada yer aldı. Türkiye’ de gençlerin yüzde 31.1’i ne eğitimde; ne de istihdamda.

Bu arada; devletin eğitim yatırımları düşerken tüm yük ailelerin omzuna yüklendi.

Ekonomik İş birliği ve Gelişme Örgütü’nün (OECD)  ‘’BİR BAKIŞTA EĞİTİM 2024’’raporunda; ‘’Türkiye’ de öğrenci başına yapılan yıllık ortalama harcamanın 5 bin 425 dolar, OECD ortalamasının ise 14 bin 209 dolar’’ olduğu anlatıldı.

Bu bağlamda; Türkiye ailelerin özel ’’eğitim harcaması’’ payının en yüksek olduğu ülke. Diyebiliriz ki; ülkemizde, eğitimde yük ailelerin omzunda.

734 bin genç, umudunu yitirerek üniversiteden ayrıldı

Başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere ülkemizde öğrenciler, ekonomik kriz, beslenme ve barınma problemleriyle mücadele ediyor.

Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) Başkanlığı’nın verilerine göre; son 5 yıl içinde Ankara, İstanbul ve İzmir’ de 734 bin öğrenci eğitimini yarıda bırakarak üniversiteden ayrıldı. Bu arada; 3 öğrenciden biri okula ‘’aç’’ gidiyor.

Öte yandan; üniversite eğitimine devam edemeyenlerin öncelikli nedeni ‘’BARINMA’’ problemi.

Ayrıca; çocuklar beslenemiyor, gıdasız kalıyor.

Eğitim-Sen’ in açıklamasına göre; çocukların yüzde 20’ si okula ‘’aç’’ gidiyor, ‘’çeşme suyu’’yla karnını doyuruyor. Buna karşın; ‘’ücretsiz okul yemeği’’ yaşama geçirilemiyor.

Okul yöneticileri velilere ‘’BESLENME LİSTESİ’’ veriyor. Bu arada; ‘’BESLENME ÇANTASI’’ doldurmanın haftalık maliyeti en az 300 TL’yi buluyor.

Böylece; yeterli beslenemeyen fiziksel, zihinsel ve psikolojik yönden sağlıksız bir kuşak yetiştiriyoruz.

Asıl ‘’BEKA’’ sorunumuz budur ve geleceğimiz ‘’TEHDİT’’ altındadır.

Üç çocuktan biri okula aç gidiyor

Milli Eğitim Bakanlığı’nın cemaatler ve tarikatlarla yaptığı protokoller ile ÇEDES (Çevreme ve Değerlerime Saygılıyım) programı ile Cumhuriyet’ in öğretmenlerinin yerini ‘’İMAMLAR’’ aldı. 

Bu arada; 3 çocuktan 1’inin ‘’aç’’ gittiği, tasarruf gerekçesiyle hijyen sorununun yaşandığı okullarda temizlik konusunun yükü de velilere yükleniyor.

Bu bağlamda; ülke düzeyinde 12 milyondan fazla ilk ve orta öğretim çocuklarının eğitim gördüğü okulların temizlik probleminin Millî Eğitim Bakanlığı’nın yeni alacağı 30 bin geçici ve yarı zamanlı işçi ile çözülmeye çalışılması da ‘’akıldan uzak’’ bir uygulamadır. 

Millî Eğitim Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu yeni müfredat; dini dernek, vakıf, cemaat ve tarikatlarla iş birliği ve ortak protokolleri Cumhuriyet’ in laik eğitim sisteminden sapmadır.

SONUÇ OLARAK:

Gençlerini eğitmeyen besleyemeyen, barındırmayan bir toplumun geleceği olmaz.