Önümüzdeki yerel seçimlerde İzmir Büyükşehir Başkanlığı’na adayım bir kadın. Hem de çok cesur bir kadın, devrimci, kararlı ve gözü kara bir kadın. Kim mi?
Anne Hidalgo.
Şimdi “İzmir’e İzmirli aday istiyoruz” diyenler bana kızacaklar ama zaten ben de aynı fikirdeyim, İzmirli aday fikrindeyim. Peki nereden çıktı bu isim ve neden benim adayım Hidalgo gelin biraz ondan bahsedeyim.
Sosyalist Parti'nin adayı olarak, Paris’in ilk kadın belediye başkanı olan, 2014'te halkın %55'inin oyunu alarak seçilen Hidalgo'nun dikkat çeken bir hikayesi var.
Aslen Fransız olmayan Hidalgo, Napolyon'a teslim olmamasıyla ünlü İspanya'nın Cadiz şehrinde doğan bir İspanyol. Ailesinin Fransa'nın Lyon şehrine taşınmasının ardından Hidalgo 14 yaşında Fransa vatandaşı olur. Bu durum ise haliyle politikada aleyhine sıklıkla kullanılır.
Hikâye tanıdık geldi mi? Londra'nın belediye başkanı da bir yabancı, Pakistan asıllı Sadiq Khan. Düşünsenize İstanbul’u bir gün Suriyeli bir kadın yönetiyor. Neyse, biz konumuza dönelim.
3 çocuk annesi Hidalgo'nun politikada popüler olması Paris'te bir önceki Belediye Başkanı Bertrand Delanoë döneminde (2001-2014) yaklaşık 13 yıl belediye başkan yardımcılığı yapması ile başlar.
Delanoë seleflerinin aksine Paris'te otomobil karşıtı bir politika izler: Şehrin tamamına yakınını kapsayan paylaşımlı bisiklet sisteminin kurulması, bisiklet yolları yapılması, çeşitli yayalaştırma projeleri, elektrikli otomobillerle hizmet veren araç paylaşım sistemi...
Delanoë döneminde uygulanan bu ve bunun gibi politikalar neticesinde Paris'te trafik yaklaşık %30 nispetinde azalır. Buna ek olarak yerel vergiler göreceli olarak düşer ve belediyenin toplam borcu azalır.
Başarılı olarak görülen bu dönemde öne çıkan isimlerden Belediye Başkan Yard. Anne Hidalgo, Delanoë sonrasında Sosyalist Parti'den belediye başkanlığına aday gösterilir ve Paris'in tarihindeki ilk kadın belediye başkanı olur.
Hidalgo selefinin politikalarını aynen devam ettirme sözü verir ve şehirde her yıl binlerce ölüme neden olan hava kirliliği ile mücadele için otomobilleri hedefe koyar. Buna yönelik ise çok çeşitli politikalar geliştirilir.
Hidalgo'nun yaklaşık 3 yıllık döneminde yapılanlardan bazıları şunlar:
Otomobilsiz yaşamı insanlara hatırlatmak için Paris genelinde yılda bir gün otomobil kullanımın yasaklanacağı “otomobilsiz gün”ün ilanı, Bisiklet yolu alt yapısının 400km'den 800 km'ye çıkarılması, şehirde eski dizel araçların yasaklanması, tüm dizel araçların 2025 yılına kadar yasaklanması, Paris’e 1300 hektarlık bir alana 1 milyon ağaçlık orman kurulması, şehirde önemli bir caddenin otomobillerden alınıp sürücüsüz otobüslere ayrılması, Champs-Élysées caddesinin ayda bir gün araç trafiğine kapatılması, onlarca yayalaştırma projesi ve son olarak belki de en dikkat çekeni Seine nehri kenarındaki yolların trafiğe kapatılması. Öyle ki Hidalgo'nun Twitter profilinin arka planını Seine nehri kenarındaki yolların trafiğe kapatılması sonrası bölgenin yeni hali süslüyor.
Trafiğe kapatılması mahkemeye taşınan nehir kenarındaki bu yolların inşası 1960'larda dönemin başbakanı Pompidou'nun "Fransızlar otomobillerini seviyor" diyerek yeni yollar yapılmasını savunduğu yıllarda başlar.
Sonraları Pompidou'nun ismiyle anılacak Seine nehri kenarında otoyolların araç trafiğine kapatılıp yaya ve bisikletlilerin kullanımına açılması, işte tam da bu yüzden; Paris'te hava kirliliği ile mücadele için otomobillere karşı başlatılan mücadelenin sembollerinden olur.
2016 bahar aylarında şehir meclisine sunulan trafiğe kapatma kararı sol partilerin tam desteğiyle kabul edilmişti. Ancak sağ partiler ve otomobil yanlıları karara itiraz edip mahkemeye başvurmuşlardı. Mahkeme ise geçtiğimiz hafta şehir meclisinin kararını prosedüre dair gerekçelerle durdurdu: Hava kirliliği ile mücadele için yolun trafiğe kapatılma kararının dayanağı olan çevresel etki değerlendirme raporunun bilimsel açıdan tarafsızlığının kuşkulu olduğunu belirtti. Mahkemenin bu kararı yaklaşık 1,5 yıl sonra durdurması ile sol ve sağ partiler arasındaki “otomobil savaşı" yeni bir boyut kazandı.
Hidalgo karara tepki göstererek şöyle dedi: "Onlar için otomobilleri halk sağlığından daha önemli; bir otoyol bir parktan daha değerli!" ve kararı temyize götüreceklerini ve Paris'te hava kirliliği ile mücadeleye devam edeceğini açıkladı. Daha da önemlisi karara itiraz etmek için kısa sürede on binlerin imzaladığı bir imza kampanyası başlattı. Akabinde ise Seine nehri kenarında trafiğe kapatılan bölge olan Les Berges'de toplanılıp kararın protesto edilmesi kararlaştırıldı.
On binlerce Parisli de Hidalgo'ya desteğini göstermek için #SauvonsLesBerges (Les Berges'e sahip çıkın) etiketi altında twitter paylaşımlarında bulundular. Paylaşımlarda kullanılan bazı görseller şöyle:
Günler ilerledi, mahkeme kararını verdi ve Hidalgo kazandı: Seine nehri kenarındaki yollar araç trafiğine kapalı kalmaya devam edecek. Ancak muhtemel temyiz süreci de kapıda. Fakat halkının haklı desteğini almış bu cesur kadının bu mücadeleyi kazanacağına inanıyorum.
İşte tüm bu olanlardan dolayı İzmir adayım Hidalgo.
Ama eğer ben de böyle bir başkan olurum diyorsan o zaman benim adayım sensin sayın başkanım/vekilim.
Son olarak bu yazının ruhunu ve bedenini oluşturmamda İrfan Batur’un Twitter’dan attığı bir dizi bilginin payı çok büyük. O sebeple verdiği bilgileri bir yazı olarak sizlerle paylaşmam için izin istediğimde gösterdiği nezaketten dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum. Arizona State Universtiy’de ulaşım ve şehir plancılığı üzerine akademik kariyerine devam eden İrfan’ın ufuk açıcı yazılarını Twitter’dan @irfan_batur adlı profilinden takip edebilirsiniz.