Bazen oluyor böyle.
Boş boş ekrana bakıyorum ne yazsam diye?
Aslında konu yokluğundan değil.
Kafamda sadece tek bir konu olmasından.
Başka bir mevzuya odaklanamıyorum.
Aynı şu anda olduğu gibi.
Ama o kadar öfkeli, o kadar delirmiş durumdayım ki bu ülkede basın ve fikir özgürlüğü olmadığı için düşündüklerim ve yazdıklarım için başımı belaya sokmaya da hiç niyetim yok.
Hiç görmediğim dedemin 'akıllı insan korkar' sözü kulaklarımda.
Hani bizi fakirleştiren, enflasyonu uçuran, üretimi durma noktasına getiren dış güçler var ya!
İşte o dış güçler bana dava falan açar, onu diyorum.
Malum adaleti de satın aldı o dış güçler.
Bütün oyunları bizim üzerimize.
Kıskanıyorlar.
Yok etmek istiyorlar.
Ama işte söylesem ne fayda, sussam gönül razı değil.
Ya da tam tersi miydi?
İnan sevgili okur dostum dönüp de bu özlü sözün doğrusu neydi acaba diye bakacak ne enerjim ne umrum var şu anda.
Yat kalk hepimizin tek konusu zaten belli.
Bir inadın, bitmek bilmez bir nefretin, kinin altında kalıcı olarak fakirleştik daha da fakirleşeceğiz.
Toprağının her karışından tarih, kültür, bereket fışkıran bir ülkede bize birileri geberin nk deyip kahkahalar atıyor.
Alay ediyorlar. Kendilerini zengin ettikçe ediyorlar. Doymuyorlar. Sınırları yok.
***
Ama işte şu da unutulmasın, bize de bir dayanma gücü verilmiş öyle böyle değil.
Sabır desen genlerden efsunluyuz, o da var.
İnat mı dedin? O zaten!
Bu topraklarda çeşit çeşit insanız ya...
Kime sorsan kendi köklerinin inadı meşhur: Arnavut inadı, Boşnak inadı, Laz inadı, Kürt inadı, Yörük inadı ve dahası...
Kısaca Türkiye inadıyla da meşhur bir ülkedir!
Şimdi o sabrı ve inadı göstermenin tam zamanı.
Bekleyelim bakalım. Artık çok belli ki tam baskı tahrik ediliyoruz.
İyice çıldıralım, birbirimize iyice düşelim. Öfkemize mağlup olalım.
O her şeyin sorumlusu dış güçlerin ekmeğine yağ sürelim, diye...
***
Ama "İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil!" diyen Rumi'yi arkamıza alıp bir çözüm bulalım artık.
Boykotsa boykot.
Kepenk kapatmaksa kepenk kapatmak.
Hiçbir şey yapmadan oturduğumuz yerde kararttığımız enselerimize vurup vurup ağzımızdan lokmalarımızı alıyorlar. Şaşkın şaşkın susuyoruz.
Bu sessizlik korkutucu. Yanardağ gibi patlayacağız diye çok korkuyorum.
Bu yapayalnızlığımıza, bu bir başına bırakılmışlığımıza nasıl çare bulacağız, sizin gibi ben de bilemiyorum.
Kafamda dönen o plağı susturamıyorum:
Bi'şey yapmalı...
Bi'şey yapmalı...
Bi'şey yapmalı...