Yoksullaşan halk eziliyor, sofrasındaki erime durmuyor ve kemer sıkma politikasının oluşturduğu ‘’ACI’’ faturayı ücretliler, dar ve sabit gelirliler ödüyor.

Buna karşılık CHP, sokağı hareketlendirmek yerine, etkisi düşük protesto eylemlerine yöneliyor. Bunun anlamı; CHP, düzene muhalefet etmiyor, düzenin içinde muhalif olmayı seçmiş görünüyor. Oysa; yaşanan derin ekonomik kriz ortamında beslenme ve barınma krizinin ‘’KABUS’’a dönüşmesi, geniş toplum kesimlerinde derin bir sarsıntı yarattı. Toplum, CHP’ ye bu sarsıntıyı önlemesi için bir ‘’KREDİ’’ açtı.

Unutmayalım ki; toplum, açtığı bu krediyi CHP, yerinde ve zamanında sorumlulukla ve etkili bir şekilde kullanamazsa geri isteyebilir. Bu nedenle; CHP, toplumu siyasetin merkezine oturtmak için yeni bir hikâye yazmak, enerji yaratmak zorundadır. CHP için en büyük tehlike; seçimlerden sonra oluşan diyalog sürecinde, iktidarın ‘’MANYETİK’’ alanına girmesidir. CHP’ nin yapması gereken; iktidarı şeffaf, katılımcı, uzlaşmacı, çok sesli, çoğulcu, nitelikli demokrasi uygulamalarına zorlamak olmalıdır.

CHP ne yapmalı?

Öte yandan; CHP sivil toplumla, üniversitelerle güçlü ve karşılıklı bir ‘’ETKİLEŞİM’’ içinde ilişkilerini geliştirerek sürdürmeli ve iktidarın ‘’YENİ ANAYASA YAPMA’’ önerilerini gündeminin merkezine almamalı, kontrollü ve mesafeli bir pozisyon belirlemelidir.

Bu arada; seçim sonuçlarının analizinde iki nokta öne çıkıyor:

a) Seçmen ekonomik ve siyasi gidişattan rahatsız,

b) Seçmen ‘’DEĞİŞİM’’ arzusunu ortaya koydu.

Bu bağlamda; gelinen noktada yerel iktidarı kazanmış, siyaset üretme ve siyasi gündeme hâkim olma olanağı genişlemiş, moral ‘’ÜSTÜNLÜK’’ kazanmış bir CHP var. CHP lehine oluşan bu tablonun değişip değişmeyeceği CHP’ nin 2028’ e kadar nasıl bir siyaset üretip uygulamasına bağlıdır.

Görünen odur ki; CHP, bu aşamada ‘’TAKTİK BAŞARI’’ peşinde koşmaktadır. Oysa; bilinen gerçek, hiçbir ‘’TAKTİK BAŞARI’’, ‘’STRATEJİK YENİLGİ’’ nin yerine geçmez.

CHP; ‘’TAKTİK BAŞARI’’ peşinde koşarken Erdoğan, seçim ‘’YENİLGİ’’ sinin ardından yeniden ‘’OYUN KURUCU’’ olarak sahalara dönüyor ve seçime kadar geçecek süreçte, iktidarını en az hasarla sürdürmeyi planlıyor.

Bu arada; CHP, seçmenin açtığı ‘’KREDİ’’yi boşa harcayarak yeniden parti içi ‘’İKTİDAR’ ’mücadelesine yoğunlaşır, ‘’HİZİP’’ hareketleri hız kazanır ve topluma umut verecek yeni bir hikâye yazmazsa; AK parti için yeni bir iktidar dönemi sürpriz olmaz.

SONUÇ OLARAK

CHP; düzene muhalefet etmeli, bu çarpık düzeni değiştirmek için mücadele vermeli ve düzen içinde muhalefet yapmaktan vazgeçmeli. Rahmetli Bülent Ecevit’ in ‘’BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR’’ sloganıyla CHP’yi iktidara taşıdığı asla unutulmamalıdır.

Bu arada; önümüzdeki günlerde yapılacak olan tüzük kurultayı, sadece tüzük değişimi değil, ülkenin içinde bulunduğu tüm problemlere çözüm getirecek bir çıkış yolu olarak değerlendirilmelidir.

CHP’nin bu önemli fırsatı kaçırmayacağını ummak istiyorum.