“Halkın Katılımı Toplantısı” Çevresel Etkilerin Değerlendirilmesi (ÇED) sürecinin en önemli aşamasıdır. Halk, o yatırımın yapılmasına karşıysa, katılmıyorsa gerçekleştirilemez. Halkın katılımı, yatırımı kabul edilmesi demektir.
Devlet ve yatırımcılar ne yapıyorlar bu süreçte? Önce “Halkın Bilgilendirilmesi” toplantısı yapıyorlar. Halkın beyni yatırımcı çıkarına formatlanmak isteniyor. Halkın Katılımı Toplantısı ise halk toplantıyı protesto edip, katılmasa bile yatırımcının elemanları ve görevlilerin imzaladığı tutanaklarla yapılmış ve itiraz edilmemişçesine gerçekleştirilmektedir.
Toplantı yapılır ve itiraz eden olursa da itiraza konu olan hususlar not edilir ve itiraz edilen konuların kâğıt üzerinde düzeltilmesiyle yatırımın gerçekleşmesi sağlanır. Denetim ve yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğini soruşturan bir devlet yoktur nasıl olsa; ada adayabildiğin kadar! Zararı doğa görecektir nasıl olsa ve sermaye de bundan en fazla kârı sağlayacaktır.
İşte Aydın’da jeotermal enerji santrallerinin yapılması sürecinde de yaşananlar bunlardır. Halk bu yatırımlara bilinçli ve tutarlı olarak karşıdır. Doğadan yana, incirini, zeytinini, geçimini koruma çabasındadır.
Halk, ekoloji ve çevre örgütleri mahkeme mahkeme itiraz eder. Davalar kazanılır, yatırımlar yasal olarak yapılamaz hâle getirilir. Ama Anayasaya aykırı olarak, idare bu yatırımların devamına göz yumar. Vali kelime oyunlarıyla olayı örtmeğe çalışır, yatırımların mahkeme kararlarına rağmen devamını sağlar.
Halkın katılmaması göz ardı edilmiştir. Halk direnir ve mahkemelere gider. Davalarında haklı oldukları yargı kararıyla belirlenir. Ama yatırımlar devam ettirilir. Sonunda da jeotermal enerji santralinin vanası basınca dayanamaz! Kırk metre yükseğe fışkıran jeotermal doğayı yıkar geçer.
Bakalım halk bu baskılara ne kadar dayanabilecek ve sonunda nasıl patlayacak?