Emeğe borçluyuz insanlaşmamızı! Emek sadece amaçlananları değil insanları da etkiler ve yeniden üretir.
Emeğin değerini bilmek gerek.
İlkel komünal düzenin avcı toplayıcı topluluklarının kadınları da önemlidir.
Erkekleri avdayken, meyveleri ve yiyecekleri bitkileri topluyorlardı. Tohumları fark ettiler.
Onlar insanlık tarihinin ilk devrimcileriydiler. Tarım Devrimi onların eseridir.
Kadınlar sayesindedir yerleşik düzene geçmemiz.
Ah, bir de erkek egemenler, toprak parçasını çevirip de "burası benim!" demeseydi! Sahipliğin bilinmediği doğal yaşamlarına "mülkiyet kültürü" nü sokmasalardı!
Ne savaşlar olurdu ne kölelik.
Kadınların değerini bilmek gerekir.
Erkek egemen, mülkiyetçi kültür, tarihsel süreçte Sanayi Devrimi'ne erdi.
Artık savaşlarda barut da kullanılır olmuştu.
Dahası nükleere kadar varmıştı savaş silahları. Biyolojik ve kimyasallar zaten kullanılıyordu epeydir. Mülkiyetçi düzenler için yaşam yok ediliyordu.
Barışın değerini bilmek gerekir.
Mülkiyetçi düzen insanlığı tutsak almıştı. Doğayı da sahiplendi. Esasında sahiplenebileceğini zannetti.
Doğanın tepkisi, bozulan dengelere hemen yeni dengeler kurmak oluyordu elbette.
Ama bu yeni dengelerde bazı türlere yer vermiyordu. Yaşam döngüsü bozuluyor, yaşam kısırlaşıyordu.
Doğal yaşamın değerini bilmek gerekir.
İnsansıların insanlaşması o kadar yenidir ki...
Uzay zamanda bir andan bile azdır bu süreç. Bir göz açıp kapama süresinin milyonda biri bile değildir.
İnsanlaşmanın değerini bilmek gerekir.
Emeğin, kadınların, barışın, doğal yaşamın, insanlaşmış olmanın değerlerini bilenler var.
İşte onlar ekolojik komünal toplum amaçlı dünya düzeni için en bilinçli yoğun emeklerini harcıyorlar.
2024'te elbette gerçekleşmeyecek bu ülkü. Ama tohumları saçıldı bin kez!
Önümüzde daha çok yüzyıllar var. Başarılacak mutlaka.
Başarının değerini bilmek gerek.
Barış içinde insanlar, doğal yaşamla bütünleşik; özgür, eşit, kardeşçe; hakça ve onurlu bir yaşamdalar diğer varlıklarla ve tüm canlılarla...
Ekolojik komünal toplumun değerini anlamak gerek!