Hani yeşil renkte, boğumlu olur... Ege ve Nevizade restoranlarında balığın yanına meze diye gelir. Biraz da tuzludur tadı kendinden. “Hah bildim dedin mi?” dediysen yanıldın.
Deniz börülcesi, İzmir’de ki Gediz Deltası gibi tuzcul kıyı alanlarında yaşar. Hatta Gediz Nehri’nin denize döküldüğü yerde yeşeren ilk bitkilerdendir. Böylece deltanın da oluşma nedenlerindendir. Bahar da filizleri coşar, havalar soğudumu yeşil rengini koyu pembeye bırakır. Deltaya gidince her yanı pembe görür göz. Flamingo pembe, çevresinde dolaştığı bitkiler (börülce) pembe içinde durduğu su pembe…
Deniz börülcesi kiminin dişinin kovuğuna yetmezken kiminin karnını doyuruyor.
Bir Mayıs sabahı Gediz Deltası’nın kuzey sahillerinde Dudu adında genç bir kadınla tanıştım. Biri yedi öteki sekiz yaşında iki çocuğu vardı. Kocası işsiz... Dedesi, babası ve annesiyle Bergama’dan Gediz Deltası’na haftada 3-4 gün gelip deniz börülcesi topluyordu. Topladığı börülceleri Ayvalık’ın restoranlarına satıyordu.
Tüm baharı Gediz Deltası’nda deniz börülcesi toplayarak geçiren Dudu, bu günlerin birinin sabahında ilk kez oğlu Salih’in flamingoları kovalamasıyla etrafta kuşların olduğunu fark etmiş. Hemen yanımızda İzmir Kuş Cenneti’nin olduğundan habersiz şekilde bunu şaşkınlıkla anlattı ve “Buraya gelince etrafıma bakmam ben, tek düşündüğüm bir börülce daha toplamak olur” dedi.
Delta köylerinde yaşayanlar deniz börülcesini pek mutfağına sokmaz. Sadece az bir kısmı toplayıp satıyor. Dudu gibi pek çok insan İzmir merkezden ya da civar ilçelerden baharda deniz börülcesi toplamak için buraya geliyor. Bazı tüccarlar da minibüslerle insanları sabah erken saatte getirip, börülceleri toplatıp temizlettikten sonra aldığı yere geri bırakıyor.
Deniz börülcesi yerken Dudu’yu ve Gediz Deltası’nı unutma olur mu?