Duygusal zekâ son dönemde çok fazla hem televizyonda hem de yazılı medyada bolca karşımıza çıkıyor. Bende bu hafta duygusal zekânın peşine düştüm… Nedir bu duygusal zekâ?
Bireyin kendi duygularını ve başkalarının duygularını anlama, yönetme ve sağlıklı bir şekilde ifade etme becerisine duygusal zekâ deniyor. Duygusal zekası yüksek olan kişiler başkalarının duygularını ve ne hissettiğini daha iyi anlıyor yani empati yapabiliyor. İşte bu yüzden bu yazıyı kaleme aldım…
Empati yapabilmek aslında insan olmanın ve bir toplum içinde yaşamanın olmazsa olmazı ama ne kadar empati yapabiliyoruz?
Geçtiğimiz hafta İZ TV ekranlarında yapmış olduğum “Hayat Güzeldir “ isimli programım da Aile Terapisti Psikolog Osman Erşat Atak ile duygusal zekayı konuştuk.
Duygusal zeka neden bu kadar önemli sorusunu uzmanımıza sordum.
Atak sorumu yanıtlarken öyle bir noktaya değindi ki bir anda toplumda yaşanan birçok olayın açılımı gibiydi benim için…
“ Duygusal zekası yüksek olan kişiler empati yapabilen kişilerdir ve empati bir toplum için çok önemlidir. Olmazsa olmaz bir olgudur toplumda “ dedi…
Peki bizler ne kadar empati yapabiliyoruz? Başkalarının duygularını ne kadar anlamaya çalışıyoruz?
Bir olay karşısında kişinin ne yaşadığını ne hissettiğini anlamaya çalışmadan hemen etiketi yapıştırıyoruz. Çünkü bize öğretilen; birine bir şey mi oldu, başına bir şey mi geldi eğer ucu sana dokunmuyorsa aman boşver karışma kimseye, sen mi kurtaracaksın, başına iş alma gibi ve benzeri birçok cümle kalıpları daha büyürken beynimize kodlanıyor. Tabii ki herkes için asla söylemiyorum ama toplumun çoğunda bu böyle…
Ee peki empati yapamadıkça ne oluyor çevredeki olaylara sağırlaşan kişiler duyarsız bir toplumu oluşturuyor ve bir bakıyoruz ki kendi duyguları bile ifade edemeyen kendinin bile farkında olmayan kişiler olmaya başlıyoruz. Kendi duygularını tanımayan kişiler hissetmeyen sessiz kalan ve sonrada düşünemeyen…
Düşünün biri sizi kırmış incinmişsin ama tepki veremiyorsun kabul ediyorsun susuyorsun, sonra fiziksel olarak sana zarar veriyor zaten tepki vermiyorsun ya daha da arttırıyor şiddeti. Çok tanıdık geldi değil mi bu durum? Şiddete uğrayan kadınlar, kamuda ya da özel sektörde mobbinge uğrayanlar, çocuklarda bile akran zorbalığına maruz kalanlar. Bunların hepsinin temelindeki nedenlerden en önemlisi empati yapamamak yani duygusal zekanın zayıf olması…
Çocuklarımızı yetiştirirken onlara susmayı değil sorgulamayı, hakkını aramayı ve duygularını ifade etmeyi öğretelim. Duygularını anlatmaktan korkup çekinmesinler. Ağlamayı bir zayıflık olarak öğretmeyelim. Gerektiğinde ağlamak hislerini görmeyi ve tanımayı sağlar.
Niye duygularımızdan korkuyoruz? Duygusal biri misin diye sorduklarında neden hayır ben mantık insanıyım diyoruz? Mantık insanı olmak? Peki, duygular nerde? Hem mantık hem duygunun yerinde ve gerektiği gibi kullanılması gerekmez mi?
Duygularımızdan korkmayı mı öğreniyoruz… Bizi insan yapan fark duygusal zeka ve duygularımızın olması. Duygularını tanıyan insanlar kırıp incitmez yıkıp dökmez…
Hep bir çözüm bulur. Bulduğu çözümler birleştirici olur…
O halde duygusal zeka eşittir empatiye hoş geldiniz hepiniz…