Tüketerek 3 ayda yüzde 5.7 büyüdük.
TÜİK’ in verilerine göre; bu yılın ilk üç ayında ekonomimiz, yüzde 5.7 oranında büyüdü.
Bunun anlamı; vatandaş, tükettikçe ekonomi büyüdü. Yani; üretime değil, tüketime dayalı büyüme.
Büyümenin önemli bir kısmını hane halkı tüketim harcamaları oluşturuyor.
2024 yılı ilk çeyrekte ekonomimiz yüzde 5.7 oranında büyüdü.
Hane halkı tüketiminin büyümeye desteği yüzde 5.4 puan oldu. Bu arada; toplam yatırımlar, toplam ekonomik büyümeye yüzde 2.55 oranında katkı verdi.
Ancak; gelir dağılımında yaşanan bozukluk, tüketim tarafında da devam etti. Vatandaş büyümeyi sofrasında ve günlük yaşamında hissetmedi. Özetle; bu büyüme ‘’SÜRDÜRÜLEBİLİR’’ değildir, kaliteli, adil ve kalıcı olmaktan uzaktır. Esas olan; üretime, yatırıma, istihdama, ihracata dayalı ve ‘’REFAH YARATAN’’ büyümedir. Öte yandan; TÜIK’in verilerine göre, büyümeye sektörel etki anlamında da gayrimenkul 2.5, inşaat 11.1, sanayi 4.9, imalat sanayi 4.7 oranında oldu. Önemli bir nokta da tüketim harcamalarındaki artış, gelir düzeyindeki artışı göstermiyor.
Tüketim harcamalarında ki artış; kredi, kredi kartı borçları ve taksitli satışlardan kaynaklanıyor.
Halk, ekonomi yönetimine güvenmiyor
Diyebiliriz ki; bu büyümenin halkta karşılığı yoktur.
Ekonomi büyürken halk fakirleşiyor. Halkın tüketime yönelme psikolojisi ‘’şimdi borçlanarak almazsam sonra fiyatlar artar, hiç alamam’’ şeklindedir.
Bu psikoloji ve piyasaya güvensizlik; tüketimi körüklüyor, bunun sonucunda da refahı artırmayan ‘’KALİTESİZ’’ büyüme ortaya çıkıyor. Bu arada; halk, ekonomi yönetimine de güvenmiyor.
Öte yandan; TÜIK, inşaat sektörünün büyümeye katkısının yüzde 11.1 olduğunu açıkladı.
Bu açıklama bazı soruları da akla getiriyor.
- İnşaatta girdi fiyatları mı düştü?
- Konut üretimi mi arttı?
- Konut kredilerindeki faizler mi aşağı çekildi?
- Vatandaşın konuta erişimi mi kolaylaştı?
- Kiralar mı geriledi?
- Barınma krizi mi sona erdi?
Bu sorulara olumlu cevap alınamıyor, havada kalıyorsa; inşaat sektörü ‘’kaliteli’ ’büyümüyor demektir.
Sonuç olarak:
Açıklanan büyüme sofraya yansımıyor, tam tersine; halk, giderek daha da yoksullaşıyor.