Bence “İnanmak teslim olmaktır!” Bir şeye, birine körü körüne inanır, sorgulamazsanız; artık inandığınız neyse ona teslim olmuşsunuz demektir. Hayatın her alanı için geçerlidir ama söz konusu ülke olunca durum daha da vahim bir hal alır. Eğer bir ülkede halkın çoğunluğu sağduyusunu ve muhakeme yetisini kaybetmiş, düşünmeyen sadece ‘inanan’ insan topluluğuna dönüştürülmüşse, ‘yöneten’ muktedirler, o ülkede diledikleri gibi at oynatır!
Türkiye’de de ne yazık ki durum bundan farksız değil. İstediğiniz kadar işsizlik, çöken ekonomi, yoksulluk, yolsuzluk, kayırmacılık, din istismarı, Tüik rakamlarıyla asla örtüşmeyen enflasyon büyüme vb. rakamları hayatımızın gerçeği olsun; bir kesim var ki yıllardır yaratılan bambaşka sanal algıya inanmış gidiyor.
Bu saydığım durumlardan nemalanan kesimden söz etmiyorum, onlar zaten bir avuç ve ülkenin bu durumundan sorumlu! Gücün ve paranın keyfini sürüyor onlar. Ben, zorlukları dibine kadar yaşayan ama hala ‘inandığı şeye teslim olmuş’ giden vatandaşlardan söz ediyorum. Esnafıyla, çiftçisiyle emeklisiyle, işsizi, çalışanı, genci yaşlısıyla… Her ne kadar anketler artık ‘uyananların’ çoğaldığına işaret etse de yine bir yüzde var ki; celladının peşinden gidiyor! Neden? Çünkü inanmış, inandırılmış ve teslim alınmışlar!
İşte muhalefetin aslında ulaşması gereken bu kesim. Önce yoksullaştırılıp, devletin sosyal yardımına muhtaç edilen, kapısına gelen iki üç koli ile üç beş yüz liranın devlet değil, bir parti veya kişi tarafından yapıldığına inandırılmış kesimden söz ediyoruz. İktidar gündeminin peşine takılmayıp yılmadan bu kesime gerçekleri anlatan, politika ve söylem üreten muhalefet arıyoruz! Acaba hayal mi kuruyoruz?
Gidişin iyi olmadığını gören pek çok kişi gibi ben de muhalefetin bu durumu değiştirme gayretinden, yöntemlerinden memnun değilim. Önceliğin ülkeyi bu kötü yönetimden kurtarmak olduğunu anlamaktan aciz ‘onunla bir araya gelmem, şununla masaya oturmam’ diyen aymaz muhalefet liderleri, Erdoğan’ın ‘böl yönet’ taktiğinin peşine takılmış gidiyor.
Ülkede pek çok kesim gibi muhalefet de ‘mış gibi’ yaparak günü kurtarıyor. Haftada bir grup konuşması, üç beş tweet ile sadece “Muhalefet yaparmış” gibi olunuyor! Bekliyorlar ki, ülke dibe vursun onlar da oturdukları yerden seçim kazansın! Öyle olmuyor işte.
Farkındalar mı bilmem, baskılar her geçen artıyor, artacak. Sessiz kalmakla bir sivil inisiyatif geliştirmekten bile korkmakla muhalefet olmuyor. Baskılar arttıkça vatandaş da ‘mış gibi’ yaşamaya sığınıyor. Sanki ülke dibe vurmamış, uçurumdan aşağıya yuvarlanmıyormuş gibi!