16 Nisan Halk Oylaması yaklaşırken siyasi partilerin konuyla ilgili yaklaşımları da netlik kazanmaya başladı. Tüm çevrelerde kararsızların ya da daha önceki yıllarda sandığa gitmeyenlerin belirleyici olacağı konuşuluyor.
Buradan yola çıkarak sayılara yakın biri olarak merak ettim; acaba önceki yıllarda oy oranları yerine oy sayıları üzerinden seçim sonuçlarını aldığımızda nasıl bir tablo çıkıyor önümüze?
1983’te yaklaşık 20 milyon kayıtlı seçmen vardı. Anavatan Partisi yaklaşık 8 milyon oy alarak Mecliste çoğunluğu elde etmiş, CHP’nin 1980’de kapatılmasıyla kurulan Halkçı Parti yaklaşık 5 milyon 300 bin oy ve Milliyetçi Demokrasi Partisi 4 milyon oy alabilmiştir. Toplam 17 milyon 300 bin kişi bir siyasi partiye oy vermiş.
1987’ye gelindiğinde toplam seçmen sayısı yaklaşık 6 milyon 500 bin kişi artmış ve 26 milyon 500 bin kişiye ulaşmıştır. 1980 darbesinin siyasi partiler üzerindeki vesayeti devam etse de yeni siyasi partiler kurulmuş, seçime DSP ve SHP girmiştir, DYP de kuruluş sürecini tamamlayıp seçime katılmış. Çoğunluk yine ANAP’ta ve yaklaşık 8 milyon 700 oy sayısına ulaşmış, DSP ve SHP toplamı 8 milyona yaklaşmıştır. İlk kez seçimlere katılan DYP 4 milyon 500 bin oy, Refah Partisi (RP) ise yaklaşık 1 milyon 700 bin oy almıştır. 1983’ten 1987’ye değişmediğini kabul edeceğimiz oran seçime katılanların sayısı üzerindedir, sadece bir puan Türkiye geneli oy verme oranı artmış. 1987’de 22 milyon 900 bin vatandaş bir siyasi partiye oy vermiş.
40 yıl öncenin verilerine göre kayıtlı seçmen sayısı neredeyse üç kat artmıştır.
1980’lerden bugüne geldiğimizde en önemli değişim, kayıtlı seçmenlerin seçimlere katılma oranı üzerinde görülmekte. 1980’lerde %90’ın üzerinde olan seçimlere katılma oranı son yıllarda %85’i ancak görebilmiştir.
2011 seçim sonuçlarına baktığımızda en dikkat çekici ayrıntı seçim sonuçlarından çok kayıtlı seçmen sayısı üzerindeydi. 2007-2011 arasında yaklaşık 10 milyon kayıtlı seçmen sayısı artışı vardır. Bu durumu devlet yetkilileri Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nin 2007’de uygulamaya geçmesiyle olduğunu söylemekteydi. Durum böyle olunca böyle yüksek oranda bir artışın seçime katılma oranı ya da geçerli oy sayılarında oransal olarak bir değişiklik sağlayıp sağlamayacağına baktığımızda durum değişiklik göstermemekle birlikte 2007’de katılım oranı %84, 2011’de %83 olmuş.
2011’den 2015’e doğru gelirken üç genel seçimde, siyasi partilerin oy sayılarının alt bandı MHP ve HDP için 5 milyon, CHP için 11 milyon, AKP için 18 milyon olmuştur.
Haziran 2015 seçim sonuçlarında, 2011’e göre kayıtlı seçmen sayısının yaklaşık 4 milyon arttığı ve seçime katılma oranının çok fazla değişmediği görülüyor. AKP’nin oy sayısının yaklaşık 2 milyon 500 bin azaldığı, ilk kez oy kullanan seçmenlerin HDP ve MHP oylarına ciddi oranda artış olmasına etki ettiği görülmektedir.
Haziran 2015 ve Kasım 2015 seçimleri arasında en sert düşüş MHP oy sayısında olmuştur. 2 milyon seçmen MHP’den, 1 milyon seçmen HDP’den vazgeçmiştir. AKP oyları 4 milyon 500 bin kadar artmıştır. Kayıtlı seçmen sayısında önemli bir değişiklik göstermediği bu seçimlerde, seçime katılma oranı bir puan kadar artmıştır, bu da kayıtlı seçmen sayısına göre yaklaşık 600 bin seçmen sayısına karşılık gelmektedir.
Referandum sürecinde en az 5 milyon seçmenin oyunu alabilen siyasi partilere baktığımızda net olarak Evet diyenlerin toplamı Haziran 2015 seçimlerine göre 19 milyon, net hayır diyenlerin toplamı 18 milyon kadardır. Genel Merkez’de Evet diyenler ancak tabanında Hayır sesleri yükselen MHP’nin Haziran 2015’te aldığı 7 milyon 500 bin oyun etkisi önemli görünmektedir. Bununla birlikte dikkat edilmesi gereken konu ilk kez oy kullanacak 2 milyon seçmenin kararıdır. Çünkü ilk kez oy kullananların 2011’den 2015’e geçerken Türkiye geneli en yüksek sayıda oy alan iki siyasi parti dışında eğilim gösterdiği görülmektedir.
Kasım 2015 seçimlerine göre MHP’den koparak AKP’ye geçtiğini söyleyebileceğimiz 2 milyon seçmenin Evet-Hayır konusunda kararsız olabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü çok kısa bir zaman içerisinde siyasi parti tercihini değiştirebilen 2 milyon seçmen, net Evet diyenler ile net Hayır diyenlerin Haziran 2015 oy sayısı arasındaki farkın iki katını oluşturmaktadır.
Anketlerde çıkan sonuçların Evet-Hayır arasında başa baş bir oran olduğu yönündeki tespitler geçmiş seçim sonuçları ve seçmen eğilimleri dikkate alındığında doğrulanmaktadır.
Kasım 2015’te AKP’nin toplam oy sayısı 23 milyon 600 bin dolayında, CHP’nin 12 milyon 200 bin, MHP’nin 5 milyon 700 bin ve HDP’nin 5 milyon 100 bin kadardır. AKP dışındaki partilerin toplamı ile AKP arasındaki farkın yaklaşık 500 bin AKP lehine olarak görülmektedir. Bu durumda neredeyse eşit olan bu toplamda MHP’nin genel merkez ve taban örgütlenmesi olarak net Evet ya da net Hayır dememesi siyasi iktidar için riskli görülmekte, bir de Haziran 2015 ile Kasım 2015 seçimleri arasındaki kırılganlık dikkate alınırsa Evet’i çok riskli, Hayır’ı ise oldukça avantajlı hale getirmektedir.
16 Nisan’da belirleyici olacaklar MHP’den AKP’ye sadece dört aylık bir sürede geçebilen yaklaşık 2 milyon ve Kasım 2015’ten sonra kayıtlı seçmen listesine giren yaklaşık 2 milyon seçmen olarak görülüyor.