Bakalım Sonrasında kim günah çıkartacak “Ben dahil, hepimiz ihanet ettik…” diye.
Bence İzmir Yangını ile başlamıştır ihanet. Müthiş bir kent kültürü de yok edildi bu yangınla birlikte.
Yakılmayan 1. Kordon’daki evler de çimento fabrikalarının kârı uğruna yok edildiler ve yerlerine tek tip apartmanlar dikildi.
Plansız sanayileşmenin elbette plansız kentleşme (!) gibi de sonuçları olacaktı. Sadece gecekondular değil tüm yapılar ve sanayi yerleşimleri dahil her bina sorunluydu. Sorunluydular ama politikacılar ve partileri için oldukça yararlıydılar. “Yol, su, elektrik getirilme” vaatleri veya “yıkılma” şantajları ile karşılıklı çıkarla olup gidiyorlardı.
Bu arada tarım ve kültür alanları yok ediliyorlardı: Bornova, Kemalpaşa, Menemen, Torbalı, Aliağa, vb. muhteşem tarım alanları sanayiye açıldı veya işgale uğradılar. Bu çekim merkezleriyle konut istilâsı da aldı başını gitti…
Kent merkezindeki tarihsel belleğimizi oluşturan binalar da yıkıldılar veya yakıldılar. Örnek mi istiyorsunuz? İzmir’in ilk lisesi iken Adliye Sarayı olan şimdiki Konak Kaymakamlığı’nın olduğu yerdeki bina! Neden yıkıldı? İzmir Valilik binası neden yandı? Sarıkışla hangi akla hizmet yıkıldı? Yerine ne kondu? Hiç!
Ama hiç uğruna ihanet edilmiyor kente, tarihine ve de kültürüne.
Şimdilerde de gökdelenlerle ihanet ediliyor İzmir’e tıpkı İstanbul’da edildiği gibi. Alsancak’ta ilk yüksek binayı yasalara aykırı olarak yapanlar hapisle cezalandırıldılar; binadaki fazlalıklar yıkılmadı ama. Basmane’deki çukura Dünya Ticaret Merkezi masalıyla geldiler gündeme; başaramadılar. Sonra yandaş sermaye denedi, o da başaramadı. Kültürpark da projeleri içinde değerlendiriliyordu elbette.
Alsancak’ta yeni bir gökdelen denemesindeler bakalım başarabilecekler mi?
İzmir’e ihanet devam edecek mi? Direnip göreceğiz…