Veri, günümüzün en önemli değeri. Reklamcılıktan pazarlamaya, sanayi üretiminden ulaşıma ve daha birçok alanda artık veri sahibi olmadan, ölçüm yapmadan hareket edebilmenin, karar almanın imkânı yok. Bu alanlara iki binli yılların başından itibaren ekoloji de girdi. Çünkü hem iklim ile mücadele hem de dünya üzerinde bulunan canlı (hayvanlar ve bitkiler) varlığının ekolojik sisteme olan katkıları veya dezavantajlarını ölçme ihtiyacı ortaya çıktı.
Bir önceki kelimedeki “dezavantaj” kelimesi belki dikkatinizi çekmiştir. O sebeple o kısmı kısaca açıklayalım. Yapılan ölçümlerde büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin, hayvanların geviş getirirken yaydıkları metan gazı sebebiyle küresel ısınmaya bir miktar katkıları olduğunu bilimin sanları söylüyor. Biz asıl konumuza geri dönelim.
Günümüzde dünyada orman yangınları, yapılaşma, erozyon ve maden aramaları sebebiyle yeşil örtünün giderek azaldığını biliyoruz. Bugünkü güncel veri geçtiğimiz seneye göre dünyada %83 daha fazla ağaç kaybı olduğu yönünde. İnanılmaz boyutlara ulaşan Amazon yangınları bunun önemli sebeplerinden birisi. Ülkemizde ise bugün bulunduğumuz tarih itibariyle yaklaşık 20 yıllık periyod içinde yıllık ortalama yangın sayısının çok üstüne çıktık bile.
Peki kaybettiğimiz ağaç ve etrafındaki eko sistem ve canlı popülasyonu için neden bu kadar üzülüyoruz? Doğaldır ki vicdanı olan her insan yanmış bir ağaç ve etrafında o yangından kaçamamış yanarak can vermiş bir kaplumbağa veya bir yılanı gördüğünde üzülür. Bu insanı bir refleks. Fakat bu aynı zamanda kimilerince romantik ve duygusal bir refleks olarak da görülebilir. Çünkü insanların hepsi aynı bakış açısına sahip değil. Bizim bakıp mutluluk duyduğumuz ağaçlara bir başkası baktığında orada bir iş imkânı, bir üretim imkânı ya da bir miktar para bulunduğunu görebilir.
Ağaçlara bakıp nasıl iş, sanayi, üretim, kazanç görülür demeyin. Bunun bir örneğini aslında kendi şehrimizde yaşadık. Bundan üç sene önce İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültürpark için bir yenileme projesi açıklamış ve proje açıklanırken dönemin belediye başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu’nun iki yanında İzmir’in ticaret ve sanayi odaları başkanları vardı. Projeye ilk destek açıklaması yapanlar bir iş adamları odası başkanı, bir A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanıydı. Sonrasında yükselen kamuoyu tepkisi sebebiyle proje iptal edildi ve bugün artık başka bir süreci yaşıyoruz. Bu kısım başka bir yazının konusu olsun. Ağaçlar üstüne konuşmaya devam edelim.
Ekolojik varlık söz konusu olduğunda kazanç dediğimiz şeyin reel yani doğrudan para girdisi olmadığını, onların durduğu yerde değer ve fayda ürettiklerini bizler pek net çözümleyememiş olsak da batı bunun çoktan ölçüm kriterlerini belirlemiş, ölçüyor ve kazancı, faydayı net rakamlar ile ortaya koyuyor. Dikkat ettiyseniz “Fayda” kelimesini kullandım. “Fayda” kelimesi Kapitalizme ait bir terimdir ve bu yazıda aslında ağaçların bize ne verdiğini Kapitalizmin anladığı dilden (kazanç) ifade etmek üzere ilerliyoruz.
Hani derler ya “Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser” diye işte tam bu noktada öylece duran ağaçların hepimizin cebine kaç TL koyduğunu hesaplayalım beraber istedim. Bunu yaparken net bir rakam değil ama yaklaşık bir rakam elde edeceğiz. Veri olarak da New York’ta 2012 yılında başlatılan ve tamamen gönüllüler tarafından yürütülen, New York Belediyesi’nin parklardan sorumlu departmanın bir çalışmasının rakamlarını kullanacağız.
Kısaca bilgi verelim; New York’taki parklar (Central Park, Prospect Park, Brooklyn Botanic park vb) dışında caddelerde ve sokaklardaki ağaçların sayısını, cinsini belirlemek, haritalamasını yapmak ve kente kazandırdıklarını ölçmek üzere yapılan bir çalışma bu. Çalışmanın detaylarına https://tree-map.nycgovparks.org adresinden ulaşabilirsiniz.
Bu projenin güncel sonucu şu. New York’ta şu anda cadde ve sokaklarda toplam 694.249 adet ağaç bulunuyor ve bu ağaçların kente kattığı yıllık faydanın (faydalar ekolojik fayda olarak nitelendiriliyor ve dört maddede açıklanıyor) dolar cinsinden reel olmayan toplam getirisi $109.842.256,23.
Bu irili ufaklı 694.249 adet ağacın acaba ortalama yıllık katkısı nedir diye düşünelim. Yani bir ağaç kente ne katıyor yıllık olarak? Rakam bir ağaç için yıllık $ 158.217. Bu net rakam olmasa da bize ortalama bir değer veriyor. Şimdi bu rakamı alalım İzmir’e Kültürpark’a gelelim.
Kültürpark’ta toplamda 7.724 adet ağaç olduğunu ve bunların tamamının kayıt altına alındığı bilgisini Kültürpark İzmir’in web sitesinden ( https://www.kulturparkizmir.org ) öğreniyoruz. Bu ağaç sayısını New York’ta yapılan çalışmadan elde ettiğimiz $ 158,217 rakamı ile çarptığımızda sonuç $ 1.122.071. Güncel Türk Lirası dolar kuru (5.8TL) ile ise 7.088.011 TL yani yazıyla “Yedi Milyon Türk Lirası”
Bu kaba hesaplama ağaçların türleri, büyüklükleri, yaprak yüzeyleri gibi kriterleri göz ardı ettiği için net bir rakam olmasa da oradaki ağaçların bize bir yılda (en az) ne verdiğini biraz anlatıyor. Yani Kültürpark’taki ağaçların tamamı (New York’ta yapılan çalışmaların kriterleri ile söylersek) bulunduğu bölgeye yağmur çekerek (barajlar için), enerji tasarrufu sağlayarak (ısı kontrolü), hava kirliliğini önleyerek, karbondioksit oranını düşürerek kentin her sene cebine en az Yedi Milyon Türk Lirası koyuyor. Bunu yaparken ise bizden sadece onlara su vermemizi ve onları hastalıklardan korumamızı istiyorlar.
Şimdi Kültürpark için “öylece bomboş duruyor, burayı kente kazanç getiren bir alan haline getirmemiz gerekir” diyenlere soralım. Bu kentin kasasına karşılıksız koyabilecek kaç paranız var?