Ekonomik göstergelere baktığımızda toplumun yarısının ‘’yoksul’’, dörtte birinin de ‘’açlık’’ sınırında yaşam mücadelesi verdiğini görüyoruz.

Denilebilir ki; toplum olarak ‘’açlık’ ta ve ‘’yoksulluk’’ ta buluştuk.
Bu tablo; kaderimiz olmamalı.
Açıklanan veriler, toplumun geniş kesiminin içine sürüklendiği ‘’sefalet’’ i gözler önüne seriyor.
Faizler arttı, ekonominin çarkları yavaşladı, ücretler güneş gören kar gibi eridi, borç batağı genişleyerek gırtlağa dayandı.
Çarkların durmaya, ekonominin soğumaya başlamasıyla yılın ilk ayında imalat sanayinde ‘’kapasite kullanım oranı’’ bir önceki aya göre yüzde 1.3 oranında azaldı.
Asgari ücret ve emeklilere yapılan ücret artışı da cebe girmeden eridi.
Yapılan hesaplamalara göre; zamlı asgari ücret, son dört hafta içinde 65 dolar eridi. Yurttaşlar da hayatta kalabilmek için borçlanmaktan başka çözüm bulamıyor, kredi kartlarına yöneldikçe bu kez de ödeme güçlüğü başlıyor.
Resmi verilere göre; bir ayda bireysel kredi kartında takipteki alacaklar 1 milyar 13 milyon lira artarak 194 milyar 215 milyona yükseldi.
Bu arada; bir ayda 959 TL artan ‘’açlık sınırı’’ 17 bin 442 TL, 1.658 TL artan ‘’yoksulluk sınırı’’ da 48 bin 495 TL’ ye yükseldi.
Asgari ücret de çalışanların eline geçmeden ‘’açlık sınırı’’nın altında kaldı.
Bu göstergeler; bize toplumun yarısının ‘’yoksulluk sınırı’’ nın altında ‘’yaşam kavgası’’ verdiğini gösteriyor.
Bu bağlamda; Merkez Bankası politika faizi yüzde 45’ e yükseldi, sanayi kullanım kapasitesi yüzde 1.3 oranında düştü, takipteki alacaklar 1.1 milyar arttı, perakende güven endeksi yüzde 1 düştü, kredi hacmi de 19 Ocak itibariyle 13 milyar 993 milyon TL azaldı.
Bu arada; 2023’ de açılan 100 işletmeye karşılık 166 işletme kapatıldı.

GELİR DAĞILIMI UÇURUMU DERİNLEŞİYOR
NÜFUSUN YÜZDE 80’İNİN İŞİ ZOR…

Açıklanan rakamlar, gelir dağılımındaki uçurumun giderek derinleştiğini gösteriyor.
Toplam gelirin yüzde 80’i erişkin nüfusun yüzde 20’sine, geri kalanı da diğer kesimlere ait.
Bunun anlamı; nüfusun yüzde 80’inin işi zor.
Bir başka veri de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik kesim toplam gelirin yarısını, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik kesimin de toplam gelirin yüzde 5.8’ini aldığını gösteriyor.
En tepedeki yüzde 1’lik kesimde milli gelirin yüzde 40’ını alıyor.
Öte yandan; Türk Lirasının servet dağılımındaki payı yüzde 10. Bu da bize, Türk Lirasının ‘’tasarruf aracı’’ olmaktan çıktığını gösteriyor.
Bu tablo; gelir paylaşımındaki eşitsizliğin, adaletsizliğin giderek derinleştiğine işaret ediyor.
Bu göstergelerin bir başka yansıması da işsizlikte kendini gösteriyor.
İşsizlik dünyada azalırken Türkiye’ de artarak yüzde 9 oldu. Türkiye; işsizlikte OECD (Ekonomik İş birliği ve Gelişme Örgütü) ülkeleri arasında 4’üncü sırada.
Bu arada; emeklilerin milli gelirden aldığı pay, 36 Avrupa ülkesi arasında sondan 2’inci sırada.
Türkiye; sosyal koruma harcamalarında da 36 Avrupa ülkeleri arasında sonuncu sırada.

SONUÇ OLARAK:

Kaderimiz yoksullukta buluşmak mı?
Gelir dağılımı uçurumu derinleşiyor.
Toplumda orta direk çöktü.