Karşıyaka’ya geçmek için Alsancak’tan vapura bindim. Kendimi uçsuz bucaksız mavinin kollarına bıraktım. İzmir’in martılarına gevrek (simit değil) attım. Vapurun en arka bölümüne geçip ardımızdan bize yetişmeye çalışan köpüklere baktım. Bizler hayata, köpükler vapura yetişemiyordu. Yan tarafta oturan kızın elindeki radyodan bir müzik yükseliyordu. Tanıdık, bildik bir müzik; rica ettim, sesini açtı. Çok sevdiğim bir şiirin dizeleri, şarkı olarak dökülüyordu. Ezginin Günlüğü grubunun “Oyun” albümünden Kavafis’in “Şehir”i çalıyordu: “Yeni bir ülke bulamazsın/ Başka bir deniz bulamazsın/ Bu şehir ardından gelecektir/ Sen yine aynı sokaklarda dolaşacaksın/ Aynı mahallede kocayacaksın...”
Şehir; sokaklarıyla, deniziyle, insanıyla duruşu olan, yaşayan bir canlıdır. Ne zaman şehir sözcüğüne rastlasam aklıma Kavafis’in “Şehir” şiiri gelir.
Karşıyaka’dan vapurla Pasaport’ta inip, çay içtim. Oradan Kemeraltı’na yürüdüm, insanların içine karıştım. Kızlarağası Han’da kahve içip, önce Konak İskelesi’ne oradan yürüyerek Kordonboyundan Alsancak İskelesi’ne ulaştım. Her taraf cıvıl cıvıl insan kaynıyordu. Gençler, yaşlılar, anneler, babalar, dedeler, neneler, çocuklar ve hatta bebekler bile sokaktaydı. Kimse yaşlılara espri yapmıyor, onlarla dalga geçmiyor veya korkutmuyordu.
Hani bir dönem öğrenciliğimiz sırasında sabahları okuyorduk ya, bildiniz mi? Andımız’daki gibi herkes küçüğünü koruyor, büyüğünü SAYIYORDU… Bunların hepsi ne zaman mı oldu? Koronavirüs topraklarımıza gelmeden hemen önce, toplum olarak ne yapacağımıza ne söyleyeceğimize karar veremez olduk.
Önce sokağımız sonra insanımız bize yabancılaştı. Herkes şakacı, hepimiz ciddiyetten uzak bir ruh haliyle, belki de moral bulmak amacıyla birbirimizi kırıp, incitmeye başladık. Dönüp baktığımızda tüm sosyal medyada ne görüyorsunuz biliyor musunuz? Yaşlılarımıza, yaptığımız ve hiç hak etmedikleri saygısız, incitici davranışlar. Nedenini sorsak cevap “Biz onları koruyoruz” Hiçbir büyüğümüz bunları kabul hak etmiyor. “Ne geziyorsun sokakta? 155’i ararım” diye bir yaşlı tehdit edilir mi?
Yaşlılar sokağa çıkmasın diyoruz. Sokak sokak gezip virüsü alıp eve getirme tehlikesi olan gençlerimize ne demeli? Orada yaşayan bir yaşlı hiç sokağa çıkmasa bile yine de risk altında olmuyor mu?
Bu sokaklar hepimizin, yaşlısı, genci bu şehirde güzel insanlarla yaşayıp/yaşlanacağız birbirimize sahip çıkmamız, yaşlılarımızın ihtiyaçlarını karşılamamız çok güzel hareketler. Ne güzel söylemiş Kavafis ve nefis çevirmiş Cevat Çapan…
Şehir / Konstantin Kavafis
“Bir başka ülkeye,
bir başka denize giderim,” dedin,
bundan daha iyi başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla
karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak
bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.