Bir zamanlar, Aylin adında küçük bir kız vardı. Annesi ve babası ona sokak köpeklerinden korkması gerektiğini öğretmişlerdi.

Aslında buna pek öğretmek de denilemezdi. Küçük kız şahit olduklarıyla bunu kendi kendine öğrenmişti zaten.

Çünkü Aylin’in ebeveynleri köpekten çok korkar, yolda denk geldiklerinde kaldırım değiştirir, köpek sahibi arkadaşlarına misafirliğe gitmekten bile çekinirlerdi.

Birkaç kez babasının yerden taş alıp fırlattığı bile olmuştu.
Annesinin kuzeni Nursel teyzenin kocaman bir köpeği vardı.
Kuzendiler ama Nursel teyze Aylin’in annesi gibi değildi. O akşamları çıkar sokaktaki hayvanları beslerdi. Evdeki kocaman köpek Haydar’ı da zaten sokakta açlıktan ölmek üzere iken bulup eve getirmişti.
Nursel teyze ve Haydar yıllardır ayrılmaz bir ikili idi.
**
Aylinler ne zaman o eve misafirliğe gitseler, anne ve babası onu önceden uyarırdı.
“Sakın Haydar’a yaklaşma, ısırır falan!”
 “Tehlikeli olabilir” de derlerdi.
“Yaklaşma, ondan uzak dur” da…
Köpek, Aylin için sadece havlayan ve ısıran bir canavardı. O böyle öğrenerek büyütülmüştü. Aksi düşünülemezdi.
Anneler babalar her şeyin en doğrusunu, en iyisini bilirdi.
Hem zaten Nursel teyzesinin çocuğu bile yoktu. O bunları nereden bilsindi!
Bir gün, Aylin okuldan eve yürürken, bir sokak köpeğiyle ilk kez yalnız başına karşılaştı.
Çok korkması gerekiyordu ama nedense içinden pek de korkmak gelmiyordu.
Yine de ananesinin bir şeylerden korktuğunda ‘bu duayı oku hemen melekler gelir seni korur ve korkun geçer ‘diye öğrettiği duayı mırıldanmaya çalıştı.
Ama daha Besmele’de çuvalladı… “Bismirlillalili…. “
O kadar heyecanlanmıştı ki ezbere bildiği duayı o an unutuverdi.
Köpek, kuyruğunu sallayarak ona yaklaştı. Aylin’in kalbi hızla çarpmaya başladı; adımları geriye doğru kaydı.
Aylin, annesinin ve babasının uyarılarını hatırladı, ama bu köpeğin gözlerinde de bir zarar niyeti göremiyordu.
Köpek, Aylin’in çantasının sapını sımsıkı tuttuğu elini yavaşça kokladı.
O sırada küçük kız birden hatırladı: Nursel Teyze!!!
O sokak köpeklerini daima besler, sever.
Köpekler de Nursel Teyze’yi görünce sevinir kuyruk sallar.
Çantamdaki yarım kalan peynirli poğaçamı verirsem, belki beni ısırmadan döner gider diye düşündü ve yavaşça çantasından poğaçayı çıkarıp köpeğe uzattı.
***
Köpek, mutluluktan hafifçe havladı ve Aylin’in elini yaladı.
Sonra da onu evlerinin önüne kadar peşinden takip etti.
Aylin sık sık arkasından gelen köpeğe ve coşku içinde sallanan kuyruğuna kıkır kıkır gülerek baktı durdu.
Anne ve babasına anlatacağı çok acayip bir olay yaşamıştı. Kendini süper kahraman gibi hissediyordu.
Eve gidince onlara: “Artık köpeklerden korkmanıza gerek yok, Ben sizi korurum. İşin sırını öğrendim” diyecekti. Bir parça peynirli poğaça ve başını okşadığınızda canavar değil arkadaş oluyorlarmış meğer!
***
Aylin’in hikayesinin sonu ne oldu bilinmez.İyi diyelim iyi olsun.
Ama bu ülkede o kadar manyak, sapık, vahşi varken sokak canlarının hepsi büyük tehlikede.
Aldılar icazeti, köpekleri bayıltıp canlı canlı toprağa gömmeye başladılar!
Elleriyle boğanlar….
Tecavüz eden dedeler!
Uydurma kuduz haberleri…
Arka arkaya gelen bu haberlerle akıl sağlığımızı nasıl koruyabiliyoruz gerçekten artık hayret ediyorum.
Ama gözümün önünde bir manyak bir hayvanı boğmaya kalkarsa ne yapacağımı çok iyi biliyorum.
Tepkim, olayı öküz gibi seyretmek olmayacak!
İşte böyle böyle ekilen nefret tohumları cehennem çiçeklerini açmaya başlayacak…
Allah sonumuzu hayretsin!
İblis de mabadına kına yaksın!