Kentler sadece fiziksel yığılmalar değildir. Tarihleri, öyküleri, destanları, mitolojileri, kültürleri vardır. İnsanların değerlerini, yaşanmışlıklarını, anılarını saklarlar, aidiyetlerini sağlarlar tüm varlıklarıyla. Toprağıyla, havasıyla, sularıyla ve iklimleriyle de toplumsal yaşamda etkindirler.
İşte İzmir’de Kültürpark da böylesi işlevleri olan; tarihsel, kültürel ve ekolojik etkileriyle İzmir’i ve İzmirlileri oluşturan bir alandır. İzmir’in en önemli alanıdır! Hayır, Ege’nin ve hatta Türkiye’nin en önemli alanlarındandır.
Kültürpark’ı, sadece bir kentsel park alanı olarak düşünemeyiz. Tarihselliği vardır; Cumhuriyet öncesi ve sonrasıyla çok şey saklar ve anlatır. Öncesinde Hristiyan halkı ve kültürleri hakkında anlattıkları, sonrasında kapılarından başlayarak içeriye doğru oluşumuyla anlattıkları; muhteşem bir bellek!
Kente kalan en son yağmalanamamış, yok edilememiş bir tarihsel, kültürel ve doksan yılda oluşmuş ekolojisiyle çok değerli bir alan.
Şimdilerde sermayenin göz diktiği, kendi varlıklarına katmaya çalıştığı çabaladığı alan; bizim alanımız. Yaşamımızdan çalınmak isteniyor! Koronalı günlerin sessizliğinde bu yağma çabaları, bu kentten çalma girişimleri unutturulmaya çalışılıyor. Halkın masum sanarak rıza gösterebileceği düşünülen yatırım ve işlevler koçbaşı gibi kullanılıyor. Böylece daha sonra uygulamaya koyacakları ham etme projelerine psikolojik zemin ve alışma sürecini oluşturuyorlar.
Önceleri çok yanlış ve dünyada görülmemiş bir şekilde mermercilik dahil her türlü ihtisas fuarları düzenlendi. Yıkılmak üzere geçici olarak yapılan hangarlar kitap fuarlarından tutun da panayırvari işlevlerle donatıldı. Kentler tanıtıldı sözüm ona ve o kentlerin ürünlerinin satışlarının yapıldığı AVM’imsi organizasyonlara yer verildi. Bir özel okula “ekoloji bahçesi”, bir üniversiteye bina, çevik kuvvet üssü!... Yetmezmiş gibi pazaryeri de yapıldı güzelim Kültürparkımıza.
Bütün bunlar, altına saçma sapan bir şekilde otopark yapılmasıyla planlı olarak başlatılan Basmane Çukuru denilen yere yapılması planlanan ucube İzmirdelen yatırımın ön hazırlıklarıydı. Bu ucube yatırım alttan, otoparkı ile Kültürpark otoparkına bağlanacak, İBB’since yaptırılacak Kongre Merkezi’ni de kapsayacak şekilde fiilen tüm Kültürpark’ı kullanabileceklerdi.
Ama İzmirliler, Kültürpark Platformu ile buna geçit vermediler; hukuksal uğraşlar devam ediyor. İki taraf var: İzmir’i sermayelerine katmaya çalışanlar ki Çeşme Yarımadası’nı da ham etmeğe çalışıyorlar, bir de tarihsel, kültürel, ekolojik değerleriyle İzmir’i ve Kültürpark’ı savunanlar.
Tarihsel, kültürel, ekolojik değerlerimiz pahasına sermaye büyüsün mü?
Siz hangi tarafta yer almak istersiniz?