Yaklaşık 40 gün önce ‘Bu isimlere dikkat’ başlıklı bir yazı yazmış, yazının devamı olarak da ‘Masa da masaymış ha’yı yazacağımı söylemiştim.
Özetle şöyle demiştim: “Uzunca süre İzmir siyasetini Aziz Kocaoğlu etrafında bir araya gelen, ekonomik olarak da güçlü bir ekip konsolide etti.
Başta Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel olmak üzere, onların ol dediği oluyor; yok ol dediği yok oluyordu.
İlçe kongrelerinden, Genel Merkez listelerine…
Belediye başkanlarından, milletvekillerine…
İşe alınacak işçiden, öne çıkarılacak gazeteye kadar…
Politik ve ekonomik olarak tam bir hâkimiyet ile uzun süre İzmir’i yönettiler.
İzmir, Cumhuriyet Halk Partisi’nin en fazla belediyeyi kazandığı il olduğu için, buradan aldıkları güçle, genel merkezde de dönem dönem etkili oldular.
Tüm bu tablo içerisinde, sadece Tuncay Özkan bir direnç noktası oluşturabildi.
Aziz Kocaoğlu’nun çemberinin dışında kalan, kendini siyasetten ve kentin yönetiminden dışlanmış hisseden birçok çevre; o ya da bu şekilde, Tuncay Özkan’ın kurduğu odakta buluşmak durumunda kaldı.”
Şimdi CHP’de kongre heyecanı yaşanıyor. En yaygın ifadeyle ‘Delege seçilmenin, Cumhurbaşkanı seçilmek kadar önemsendiği’ günleri yaşıyoruz.
CHP’deki kongre süreci, bir taraftan da genç kuşağın, hak ettiği pozisyonları doldurma mücadelesinin sancılarıyla geçiyor.
Bana sorarsanız, kavgalar da çoğunlukla ‘ak saçlılar’ gereğinden fazla hakim olmaya çalıştığı için çıkıyor.
Gelelim masaya.
CHP’nin ‘ak saçlıları’ İzmir siyasetini Saray’larda, lüks restoranlarda dizayn ederken, Bundan 3 yıl kadar önce bir masa etrafında bir araya gelip, geleceği demleyenler vardı.
Artvinliler Derneği’nin Alsancak 1642 Sokakta bulunan İzmir Şubesindeki terasta, Artvin’in meşhur cağ döneri etrafında kurulan mütevazi masa.
(Erzurumlular kızmasın ama cağ döner, Artvin’de daha lezzetli yapılır)
Muhtemelen Artvinli ya da bir Karadenizlinin bağışladığı, derme çatma, eski püskü bir masa derneğin terasındaki.
İşte o masanın etrafında geleceği demleyen genç politikacıları düşününce, Edip Cansever’in ‘Masa da masaymış ha’ şiiri geldi aklıma.
“Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu*”
Şimdinin Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, o dönem Çiğli İlçe Başkanı bile değildi. İl Başkanlığı’na emin adımlarla yürüyorken, İzmir’de etkili olduğunu düşündüğü genç bir gruptan ‘masa’ ve WhatsApp grubu kurdu.
O masadan Utku Gümrükçü İl Başkanı olarak çıkamadı ama masanın başka bir üyesi olan Deniz Yücel İl Başkanı oldu. Utku gümrükçü ise Çiğli Belediye Başkanı...
Sadece o kadar mı?
Ekrem Oran, Çeşme Belediye Başkanı oldu…
Erhan Kılıç, Buca Belediye Başkanı…
O masa, iki belediye meclis üyesi çıkardı (Emin Aksoy, Gaziemir ve Deniz Aydoğan, Karşıyaka)
Masadan bir özel kalem müdürü (Orkun Kalonya), bir spor kulübü başkanı (Ali Gündüz), bir şirket müdürü (Hakan Kılıç, Grand A.Ş.) çıktı.
“…
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu*”
Siyaset ekip işi… Hatta ekipler içerisinden ekipler çıkarma işi. Ekipleri birbiriyle karıştırma, bazen küstürüp, bazen barıştırma işi.
Örgütlenme işi yani siyaset, dayanışma işi… O masada bunların hepsi oldu.
“…
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu*”
Şimdilerde, o masadakilerden Devrim Barış Çelik’in ismi, kongre sürecinde çokça konuşuluyor. Terasın ‘ev sahibi’ olan Çelik için ‘İl Başkan adayı olur’ diyen de var ‘Parti Meclisi’ne girer’ diyen de…
Fildişi kulelerde şehri dizayn eden ‘ak saçlılar’ın esamesi okunmazken, mütevazi masaların hesabını beraber denkleştiren gençlerin; geleceğin sahibi olduğunu, bize o masa söylüyor.
Canım Edip Cansever, nasıl güzel şiir yazıyor.
*Edip Cansever