15 Eylül 1919 günü Yunan ordusu İzmir’e çıkar. Bu çıkartmadan bir-iki ay sonrasında İzmir’in o dönemde hukuk ve gazetecilik eşrafında adı bilinen isimlerinden birisi olan Hasan Tahsin’in de arkadaşı ve yoldaşı Bekir Behlül Bey, ‘Medeniyet Gazetesi’ adında bir gazete yayınlar. Bu gazete 1921’in Mayıs’ına kadar şehirde çıkmaya devam eder. Bu gazete o dönemde kurulan sansür kurulundaki Levanten Brunetti’nin Türk basınına gösterdiği nispi müsamahayı sonuna kadar kullanır. Fakat Mustafa Kemal’in ordusu, Sakarya’da inanılmaz bir başarı elde ederken, sansür kurulu temsilcisi Mihail Rodas, gazetenin kapanmasını sağlar.
Bekir Behlül Bey ne subaydır ne asker olabilecek yaştadır ne de Hasan Tahsin gibi vuruşkandır. O kendi bildiği mücadelesini verir. Bir hukuk adamı olarak Mustafa Kemal tarafından başlatılan kurtuluş mücadelesine mümkün olan tüm yardımı yapar. Bekir Behlül’ün Şadırvan altında bulunan “Esir Hanı’ndaki” bürosu, çok gizli ve dikkatli olarak yürütülmüş çalışmaların ve toplantıların yapıldığı bir yer haline gelir. Hatta İzmir’e gelen Yunan askerleri hakkında toplanan bilgiler, Söke ve Antalya istihbaratına en çok Bekir Behlül Bey tarafından bildirilir. Bu denli önemli istihbarat faaliyetlerinde büyük rol oynaması sebebiyle 1921 yılı Temmuz ayında, işgal kumandanlığı tarafından Milli Mücadele’ye destek veren bazı aydınlarla birlikte Atina Lusye’de bulunan sivil esirler kampına gönderilir.
Savaş bitince, esirlerin değiştirildiği bir durumda yurduna geri gelen Bekir Behlül Bey, vali Abdülhalik Renda Bey’in teşvikiyle önce İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni sonrasında da İzmir Barosu’nu tekrar tesis eder. 1936 yılında gözlerini dünyaya yumarken gerisinde zalimlere, hukuksuzlara, adaleti ezip geçenlere boyun eğmeyecek bir zümre bırakır.
O zümre bugün Ankara yollarında… Diyanet İşleri Başkanı’nın, halkın bir kısmına, eşcinsellere yönelik söylediği sözler sonrasında, bu sözlerin “Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu” belirten barolara karşı iktidar bir savaş başlattı. Bu savaşın neticesinde baroların yok edilmesine neden olacak, hepsinin iktidar ile uyumlu çalışmasını sağlayacak bir sistem düşünülmekte! İzmir dahil Türkiye’nin 50 barosunun başkanı bunu protesto etmek için Ankara’ya yürüyor.
Bizim halk olarak vazifemiz, bu insanların neden bunu yaptıklarını, neden buna hakları olduğunu anlatmak olacak. Onların bu kavgasına destek vermek olacak. Zira Bekir Behlül’ün kurduğu baro o Ankara’ya yürüyenlerin içinde. Ve biz biliyoruz ki; başımıza bir iş geldiğinde, kendilerini mahpusta, sürgünde bulmak pahasına yanımızda olacaklar. Bekir Bey öyle yapmıştı, onlar da onun yolundan gittiklerini gösteriyorlar böylelikle. Gönlünüz rahat olsun avukatlar, ileride bir gün sizin haklı mücadelenizi de çocuklar gururla yazacaklar.