Yaşam muhabbettir. Herkesle konuşmak medeniyetin bir gereği.
Ancak yüzyıllardır süregelen öğütler var; cahille tartışma gibi. Kesin önyargısı olanlarla neyi nasıl konuşursun, neyi tartışırsın?
Toplum içinde cazgır olan da var sessiz kalan da… Siyasette durum daha farklı.
Önce yaklaşık 800 yıl geçmişe gidip Mevlana’ya (1207–1273) kulak verelim:
1- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,
2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
5- Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,
6- Hoşgörülükte deniz gibi ol,
7- Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.
Mevlana’nın 7 öğüdü böyle. Bu öğütler yüzyıllarca Anadolu’nun önde gelen isimlerini etkiledi. 2000’lere geldiğimizde şefkat, merhamet, yoksullara yardımda cömertlik, tevazu ve alçakgönüllülük, hoşgörü toplumumuzda içselleştirildi. Bu konularda aykırı durumda olanlar sınırlı sayıda siyasetçiler. Bir gerçek var ki bu aykırı duruma düşenler maalesef iktidar sahipleri… İşin ilginç yanı da iktidar oluncaya dek sevgi, hoşgörü, cömertlik, yardım sözlerini kullandılar. İktidar olunca söylem de değişti davranış da.
Bazı parti liderlerinin sözü ve davranışı da aynı şekilde oldu. Yani Mevlana’nın yedinci öğüdüne uygun davranmadılar. Oldukları gibi görünmediler, göründükleri gibi de olmadılar.
Halkımız ilişkilerde yumuşaklığı seviyor. Ancak TV’de abartılı çatışmalı ve kavgalı diziler izlenme rekorları kırıyor. Sert ve kavgacı siyasiler halkın gündüzündeki yaşamına mı, gecesindeki kavgalı dizisine göre mi davranıyor?
Mevlana’nın öğütleri siyasi değil insani. Siyaset ise etik (ahlaki) kurallara uyulmadığı zaman halkı kandırmaktan öteye geçemiyor. Bu tüm partiler için geçerli.
Halkın iyi niyeti ve hoşgörüsü ise iktidar sahipleri için büyük avantaj. Hele bir de eğitim eksikliği, sorgulama noksanlığı, birey olma bilinci eksik ise iktidar için bulunmaz bir nimet.
Şunu yapacağım, bunu vereceğim de iktidar ol, sonra ne onu yap ne de bunu ver. Son örneği “tasarruf tedbirleri” Programda 22 yıllık iktidarın pekişmiş davranış biçimi olarak güzellik gösterilecek, vatandaşın cebinden para alınacak.
Televizyonlardaki programlarda, köşe yazılarında bunlar açıkça söyleniyor, yazılıyor. Otoyollara, köprülere yapılan yüksek zamlar için Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki: "Köprü ve otoyollardaki son fiyat artışlarının yıllık enflasyona etkisinin yaklaşık 0,05 puan (taşımacılık maliyetleri kaynaklı tüm dolaylı etkiler dahil) ile sınırlı olacağını öngörüyoruz."
Zamların enflasyona etkisinin on binde beş olması öngörülüyormuş!
22 yıldır hiçbir öngörü tutmadığına göre bu da tutmayacak. Zaten esnaf kredilerinin faizi de yüzde 7 buçuktan yüzde otuza çıkartıldı. Dört kat artırıldı.
Yıllık enflasyon yüzde 36’dan 38’e çıkartıldı. Tutmayacağı belli.
Vaziyet bu durumdayken iktidar ile yumuşama yarışına girip yandaş medyadan övgü almak, halkın isteklerini yerine getirip tek dilde asılan ve Türkçe olmayan afişleri kaldıran belediye yöneticilerini fırçalamak neyin habercisi acaba?
Görünen o ki, iktidar da muhalefet de durup durup gündem değiştirerek konumlarını korumanın peşindeler. Vatandaş, işçi, çiftçi ve emekli duygularını bakalım nasıl gösterecek?