Çocukluğumda çalışkan ve tedbirli karıncanın kışı nispeten rahat geçirebildiğini anlatan hikâyenin hala etkisinde olmam nedeniyle Ağustos ayında önümüzdeki kışın nasıl geçeceğini düşünüyorum. Biliyorsunuz, Türkiye her zaman olduğu gibi kritik ve hassas bir dönemden geçiyor. Kendimizi bildik bileli böyledir. Ülkenin jeopolitik konumu, kültürü, ekonomisi, sosyolojisi, siyaseti bizi böyle bir ortamda yaşamaya zorluyor. Bu kaderi değiştirmek kolay değil ama belki özellikle yönetim tarafında dikkatli ve ihtiyatlı davranılabilirse şartların ağırlığı biraz hafifletilebilir.
İktidar laf dinlemediği için TCMB Başkanını görevden aldığını açıklamıştı ama kendisi de laf dinlemiyor. Eylül 2021’de yanlış bir hamle ile TCMB’nin politika faizini düşürerek Türkiye ekonomisini iyice zora soktular, enflasyon büyük bir ivme ile yükseldi. Diğer yandan cari açık büyümeye devam ediyor. Ekonomi politikaları ile ilgili hataların etkilerini pandemi ve Rusya- Ukrayna savaşı iyice ağırlaştırıyor.
Önümüzdeki kışa yüksek enflasyon, yüksek kurlar, yüksek enerji ve gıda fiyatları ile gireceğiz. Diğer yandan Kovid-19 yaz ortasında olmamıza rağmen çok etkili. Yani salgın toplum üzerinde yazın bu kadar baskı kurabiliyorsa, kışın çok daha fazla yayılma potansiyeline sahip gözüküyor. Diğer yandan önümüzdeki kış aylarında yaklaşan seçimler nedeniyle siyasi tansiyon da yüksek olacak.
Bu muhtemel gelişmeler vatandaşların refah seviyesini çok olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle belediyelerin kışın şartların olağanüstü ağırlaşması ihtimaline karşı sosyal destek-hizmet çalışmalarını gözden geçirmeleri gerekir. Her belediye başkanı halka kalıcı bir şeyler bırakmak ister. O nedenle de alt yapı yatırımları, parklar, tesisler, ulaşım imkanlarının geliştirilmesi gibi çalışmalar çok cazip gelebilir. Üstelik bu yatırımlar şehirde gelir akımlarını ve istihdamı artırmakta. Bununla birlikte, bu yatırımları gözden geçirip, bu kış yoksulluğun derinleşmesi olasılığına karşı vatandaşlara doğrudan destek olabilmek için hazırlıklı olmakta fayda var. Süleyman Demirel’in bir zamanlar Anavatan Partisi’nin alt yapı yatırımlarına yönelik sözleri akla geliyor: “Parklar, yollar ve kaldırımlar güzel ama bunların üzerinde yürüyen vatandaşın halet-i ruhiyesi benim için bunlardan çok daha önemli” Özellikle önümüzdeki kış için bu sözler akılda tutulmalı. Ekonomi politikalarındaki yanlışlıklar, pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı İzmir’de yüzbinlerce kişi için hayatı zorlaştırdı. Enflasyonun, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışların bu kış yeni zorlukları gündeme getirme olasılığı da çok yüksek. Bu zorluklara karşı tetikte olmak gerekebilir.
Kış, Kovid-19 Salgını, Enflasyon ve İBB
Kış aylarında belediyelerden yoksullukla mücadelede beklentiler artabilir. Ama aslında bireyler neyi yaşıyorsa belediyeler de onu yaşıyor olabilirler. Onlar da pandemi, enflasyon ve artan döviz kuru, gıda ve enerji fiyatları ile mücadele içindeler. Bütçeleri nominal olarak büyüse de reel olarak ne durumda oldukları şüpheli. Bu çerçevede İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bazı temel mali büyüklüklerinin gittiği yönü görmek faydalı olabilir.
Yıllık raporlar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin faaliyetlerini, İzmir’in genel durumunu, Belediyenin idari ve mali yapısının fotoğrafını iyi yansıtan kurumsallaşmış belgeler. Bu raporlardan olguların zaman içindeki değişimini çıkarabilmek de mümkün. Yakın geçmişte İBB bütçesinin nasıl bir görünüm aldığına göz atmakta fayda var:
Grafik: 1 İBB Gelir, Gider ve Gelir-Gider Farkları
Kaynak: İBB Faaliyet Raporları
İBB’nin 2014 ve 2021 yılları arasındaki gelir, gider ve gelir-gider farkları ABD doları üzerinden grafikte gösterilmekte. Türk lirasının son yıllarda sürekli değerini kaybetmesi nedeniyle gelir ve giderlerin ABD doları üzerinden gösterilmesini tercih ettik. Bu durumda Grafik 1’e taşıdığımız 2014 ve 2021 yılları arasında İBB’nin gelir ve giderlerinin yaklaşık 1 milyar dolar civarında olduğu görülmekte. 2014 yılı hariç giderler gelirleri bir miktar aşıyor. Aynı dönemde toplam borçlanmanın ise yaklaşık 500 milyon dolardan 1 milyar dolara çıktığı görülüyor. Bu da İzmir gibi bir şehir için çok büyük bir borçlanma sayılmaz ama yine de ihtiyatlı olmakta fayda var.
Burada dikkat edilmesi gereken ilginç bir nokta daha var: İBB’nin 2022 bütçe büyüklüğü 12.5 milyar TL. Bu şimdilik söz konusu bütçenin 700 milyon ABD doları civarında gerçekleşeceğini gösteriyor. Öğrenebildiğimiz kadarıyla bu bütçenin yaklaşık 300 milyon dolarlık kısmı yatırımlara harcanacak.
İBB ve ilçe belediyeleri 2022 bütçelerini geçen yılsonuna doğru, Türkiye Aralık 2021 kur şokunu yaşamadan, Rusya-Ukrayna savaşı patlak vermeden önce ve pandemi ile ilgili beklentilerin iyileştiği bir dönemde hazırlandılar. O günlerde 2022 yılı daha normal geçecek gibi gözüküyordu. Oysa bugünün koşulları ve geleceğe dönük beklentiler o günlerden çok farklı. Bu nedenle, bu kış hizmetler sektörünün ve dar gelirli yurttaşların önemli zorluklar yaşayabileceği dikkate alınmalı. Yatırımlar ve sosyal destek harcamaları arasındaki dengenin yoksulluğun derinleşebilme olasılığına karşı sosyal destek harcamalarına doğru kaydırılmasının iyi değerlendirilmesi, bu dengenin dikkatli kurulmaması halinde ortaya çıkabilecek sosyal ve siyasi sonuçlar konusunda duyarlı olunması çok önemli.